Ey ABD, Sen Ne Kadar Ahmaksın!

Eyy ABD!

Apaçık görünüyor ki, sen de Türkiye’yi fena halde kıskananlardansın. Türkiye’nin gümbür gümbür geliyor olduğunu görüyorsun. Bütün gâvurlar bir olup, içeride de birilerini parayla, şanla, şöhretle baştan çıkarıp, Osmanlı’yı yıktınız. Boşluğu doldurdun, dünyanın jandarması rolünü üstlendin. Artık insanlık tarihindeki reklam arasının sona eriyor olduğunu, Türkiye’nin, hakkı olanı, dünyaya hükmetme gücünü geri alacağını görüyorsun. Sefil bir vaizi kullanarak, buna mani olmaya çalışıyorsun.

Bir dakika, sen mi o sefil vaizi kullanıyorsun, yoksa o mu seni kullanıyor, hatlar karıştı. Malum davanın ilk savcısı Bharara, Cemaatçilerin tweetlerini retweet edecek kadar angaje olmuştu. Hâkim Berman’ın ise İstanbul’daki Cemaat sempozyumunun moderatörü olduğu ortaya çıktı. Ben demiyorum, Abdülkadir Selvi diyor (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/zarrab-davasinin-iki-hedefi-40652219).

Neyse. Bu kafa karışıklığının bizi felç etmesine izin vermeyeceğim. Hanginiz hanginizi kullanıyorsanız artık, Türkiye’nin dünya hâkimi olmasına mani olmak için her bir haltı yiyorsunuz.

Şu Zarrab’ı mesela… Ta 2016 Mart’ında tutukladınız. Ta o vakit bilmeliydik, işin içinde iş var. Daha önce de Öcalan’ı vermiş, Gülen’i almıştınız. Yoksa Gülen mi sizi almış, fethetmişti? Neyse… Karıştırmayalım. Biz Zarrab’a gelelim. Bilmeliydik ki bize karşı büyük bir komplo kuruyorsunuz. Gariban çocuğu, bizim hayırsever vatandaşımızı, suçsuz günahsız Zarrab’ı, bize karşı kurduğunuz tezgâhın bir parçası olarak tutukladınız.

Suçsuz, günahsız mı sahiden? Bak şimdi emin olamıyoruz. Bazı suçları filan olabilir. Aslında çok da şey yapmamak lazım, bizim vatandaşımız da sayılmayabilir icabında. Ne de olsa sonradan vatandaşlığa geçmiş.

Neyse, eğer suçları, günahları filan vardıysa da, onlar tali mevzular. Hepimiz biliyoruz ki —en azından artık öğrendik ki— ta 2016 Mart’ında hain emelleriniz vardı, o emellerle tutukladınız Zarrab’ı. Türkiye’ye yeniden hak ettiği mevkii kazandıracak olan Erdoğan’ı devirmek ve Türkiye ekonomisini vurmak için.

Ulan ahmak ABD!

Ta 2016 Mart’ında tutukladınız adamı ve Erdoğan’ı devirip Türk ekonomisini çökertme hevesiniz vardı da… Ne demeye bu kadar beklediniz? Bilmiyor muydunuz 2017 Nisan’ında Türkiye referanduma gidecek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçecek. Hadi kimse size söylemedi diyelim, sistemin heybetli adına bakıp anlayamadınız mı, o referandum olup o sisteme geçince, Türkiye’yi artık kimse tutamaz.

Eyy ABD! Senin Ankara’daki, İstanbul’daki hariciyecilerin, o Büyükelçilikteki, konsolosluklardaki CIA ajanların filan ne işe yarar? Biri bile demedi mi size, “madem ki Zarrab’ı ele geçirdik ve Türkiye’yi onun vasıtasıyla vuracağız, bunu hemen, derhal, 2017 referandumundan önce yapalım”? Demediler mi?

Eh, neden dünya hâkimiyetini sürdüremeyeceğin, işte bu cehaletinden, aymazlığından belli. Geçmiş olsun artık.

Eyy ABD! Sen ne ahmaksın!

Böyle taksit taksit, önce Gezi’yi tezgâhlayıp, “olmadı, şimdi de 17-25 Aralık deneyelim” deyip, “o da olmadı, doları yükseltelim” deyip, “yetmedi, darbe yapalım” deyip, “o da olmadı Zarrab’ı tutuklayalım” deyip ne yapmaktasın ve ne yapmaya çalışıyorsun? Dünya hâkimiyetini böyle mi sürdüreceksin?

Geçmiş olsun artık.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde Türkiye, ohoooo…

Hani 2017 Nisan’ında geçirdik bu sistemi referandumdan. Size biraz daha avans verelim diye, bakın o günden bu yana kaç ay geçti, hâlâ Türkiye’yi uçuracak olan sisteme geçmiş değiliz.

Yoksa geçmeli miyiz? Neden geçmiyoruz? İçimizdeki Cemaat kalıntıları mı mani oluyor yoksa? Kafam yine karıştı. Ama asrın lideri, büyük Reis avans veriyor olmalı canım.

Neyse.

Çok şükür hiçbirimizin şüphesi yok ki, (a) âlem bizi kıskanıyor, (b) önümüzü kesmek için türlü çeşitli tezgâhlar düzenliyorlar —ahmaklıklarından olsa gerek, birer birer yapıyorlar, (c) Zarrab’ın tutuklanması da o tezgâhlardan biri, (d) ama başımızdaki asrın lideri sayesinde, bütün bunların hakkından birer birer geliyoruz ve (e) hele bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçelim, “Erdoğan için değil her doğan için” tesis edilmiş olan bu sistem sayesinde, Erdoğan olmasa da dünya hâkimiyetini geri alacağız.

Değil mi?

***

Öyle değil mi ey yavşaklar! Ulan pislikler, size söylüyorum, bir tek paragrafta güzel bir özet yaptım değil mi?

Aylardır, yıllardır söyleyip durduğunuz şeylerle çelişen bir tek cümle var mı? Yok. Aha hırsızlık parasından beslendiğiniz onca yıl boyunca yapıp yapabildiğiniz yemek bu. Bize servis ettiğiniz şey, şu yukarıdaki bir tek paragrafta özetlenmiş rezillik. Yer misiniz? İçiniz alır mı?

Beyinsizler sürüsü! Kafataslarınızın içindeki şeyin onca yılda imal edebildiği şey bu. Ulan sizin gibilerin yazıp çizdiklerine kamu kaynakları aktarılan, size laf edenlerin içeri tıkıldığı memlekette, dolar dört lira sınırını zorluyor diye şaşırmak akla uygun mu? On lira olmadığına şükretmek lazım. İçeride gerilim şu kadar yükselmiş diye kaygılanmanın manası var mı? İç savaş çıkmadığına şükretmek lazım.

Ulan siz ve Reisiniz varken, bize düşman lazım mı? Sizin gibilerin fütursuzca ortalığa sıçtığı memleketin başına gelenleri açıklamak için komplo lazım mı?

Pislikler! İnsan türünün yüz karaları! Size soruyorum.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et