Konfeksiyon sektörüne girdiğinde, yanlış hatırlamıyorsam İGS, her bedene, her bütçeye, her zevke hitap eden ürünleri olduğu iddiasını, “pantolon uyduramadık, gömlek verelim” sloganlı bir kampanyayla tanıtmıştı.” Rakiplerimiz pantolon uyduramadıklarında size gömlek teklif ediyorlar ama bizde öyle şey olmaz” babından… Türkiye’de siyasetçiler, siyaset uyduramadıklarında, ellerinden geldiği ölçüde yargı ve güvenlik güçleriyle “açığı telafi etmeye” gayret ettiler. Tek
Bu hadise iyice tuhaf bir yere doğru akmaya başladı. Herkes birilerine ayar veriyor, DEM Parti de “bizim neyimiz eksik” diye düşündü herhalde, onlar da kervana katılmış. Siyasette ayar vermek dışında başka üslup seçeneklerinin de olduğu bilgisi —Allah ömrü oldukça başımızdan eksik etmesin, ömrümüzden alıp ömrüne ilave etsin— Erdoğan denen “deha” sayesinde unutuldu, tuhaflık ayar vermekte
Ailelerinizi koruyun. AKP Genel Başkanı olarak mı, Cumhurbaşkanı şapkasıyla mı bilmiyorum, bay Erdoğan, içinde bulunduğumuz yılı “Aile Yılı” ilan etmiş. Geride bıraktığımız yılı “Emekliler Yılı” ilan etmişti, emeklilerin başına gelenler malum. Zat-ı şahaneleri, ilaveten, esnafın fahiş fiyatların sorumlusu olduğunu iddia etmiş ve bizi boykota davet etmiş. Ahalinin yüzde sekseni zaten mecburi boykot halinde. Erdoğan sayesinde…
Anladığım kadarıyla birileri ABD’ye “operasyon” çekiyor. “Ee, hep ABD mi yapacak” derdim ama, operasyonu çeken de ABD olabilir diye düşündüğümden, dilimi ısırma ihtiyacı hissediyorum. New Orleans’da kiralık bir otomobille yılbaşı kutlayan kalabalığa dalan adamın otomobilinin bagajından IŞİD bayrağı filan çıkması, hiçbir incelik kaygısı taşınmadığını, muhtemel yanlış anlamalara karşı bütün tedbirlerin düşünüldüğünü düşündürtüyor. Akabinde Las Vegas’ta
Türkiye’nin bir yılbaşı “meselesi” hep vardı. Olmalı mı, olmamalı mı, benim aklımın ereceği işler değil. Olması ne manaya geliyordu hususunda ise iyi kötü bir fikrim var. Geçende bir videonun altına bir izleyici, “yeter artık sekülerle vurmayın, YTÜ bahçesinde yaşananların farkında değil misiniz” mealinde bir itirazda bulunmuş ve ben de bir başka videoda, diyeceklerimi bu “misal”
Günün mana ve ehemmiyetine binaen ve tekraren… Serçe kış günü, günlerce aç kalmış olarak yolun ortasına düşmüş. Soğuktan donmak üzereyken, yoldan geçen bir inek serçenin üzerine sıçmış. İneğin dışkısının sıcaklığıyla kendisine gelen ve dışkıdaki tahıl taneleriyle günler sonra kursağına bir şeyler giren serçe, sevinç içinde şakımış. Günlerdir aç kalan bir başkası, bir kedi, serçenin şakımasını
Google’ın yalancısıyım, Türkiye yüzölçümü bakımından dünyanın 37. büyük ülkesi. Nüfus ve ekonomisinin büyüklüğü —yani üretim— açısından 17., pasaportunun gücü —yani bir bakıma “saygınlık”— açısından 40. büyük ülkesi. Ordusunun gücü açısından baktığınızda ise göğsünüz kabarabilir, çünkü Türkiye’nin ordusu dünyadaki 8. güçlü ordu. (Göğsünüz yeterince kabardıysa, mesela 7. sıradaki Fransa’yla veya 9. sıradaki Almanya’yla savaşmaya kalksak kim
ABD kötüdür. Nokta. Yeni keşfetmediniz ABD’nin kötü olduğunu. Yeni fark etmedik. ABD kötüdür, evet. Ama İran rejimi de kötü. Boyuna posuna, kapasitesine bakmadan, bölgenin ABD’si olmaya heveslenen, Suriye’de Esad’a payanda olan İran da kötüdür. İran’ın kötülüğünün mezhebiyle filan bir alakası yok, mezhepçilik yapıyor değilim yani. İran’ın kötülüğü özüyle, fıtratıyla alakalı bir şey değil, metoduyla alakalı.
Emrah Safa Gürkan, yaşlanmayı erteleme konusunda çalışan Ayşegül Çoruhlu adlı hanımefendi ile konuşmuş. Üzerine konuşulacak çok malzeme var ama benim hepsine yetişecek takatim yok. Biri hakkında ise sussam gönül razı değil. İnsan ömrü uzuyor, asıl önemlisi, sağlıklı uzuyor. Ayşegül hanım bu hususta ümit verici çalışmalardan söz ediyor. Yani daha da uzun yaşayacağız ve ileri yaşlarda
“Çanlar kimin için çalıyor” demek yerine “bu kimin salası” diyerek yerliliğimi ve milliliğimi ispat etmiş olmalıyım, kayda geçsin. Bahçeli’nin oyun kurma kapasitesi yok. Ama memleketteki her oyunu, her oyuncunun oyununu bozabilme kapasitesi var. Bu kapasiteyi, olanca ihtişamıyla teşhir etmeye başladı. Dolayısıyla da ciddiye almaya değer görmediğim Bahçeli’nin söylediklerine —birkaç haftadır— kulak kabartmak gerektiği kanaatindeyim. Erdoğan