Af
Güven oyununun, benzer oyunlar gibi, çeşitli versiyonları var. Bir versiyonunda size 10 TL verirler. Başka bir odadaki hiç tanımadığınız birine de 10 TL verirler. Sizden bir karar vermenizi isterler. Ya 10 lirayı alıp gidersiniz. O halde diğer denek de parasını alıp gider. Veya paranızı diğer deneğe aktarırsınız. Eğer bu tercihi yaparsanız, araştırmacılar diğer deneğe ekstra 30 TL daha verirler. Böylelikle onun 50 lirası olur. O da bir seçim yapar. Ya bütün parayı alıp gider, size hiçbir şey kalmaz. Veya 50 lirayı sizinle 25-25 üleşir.
Bu oyun çok çeşitli kültürlerde oynandı ve görüldü ki, ilk kararı vermek durumunda olan deneklerin önemli bir bölümü kendi paralarını diğer odaya yollamayı tercih ediyor. Diğerleri de kazancı bölüşmeyi… Hiç tanımadığımız insanlara bile güveniyoruz yani. Üstelik haklı da çıkıyoruz.
Buraya kadarı iyi haber. İsviçreli araştırmacılar oyuna bir ilave yaptılar.
Siz 10 lirayı, daha büyük kazanç ümidiyle diğer odaya yolladınız. Ama öteki denek parayı sizinle bölüşmeye yanaşmadı, hepsinin üzerine oturmayı tercih etti. Araştırmacılar size bir intikam fırsatı sunuyorlar: Kendi paranızla, öteki odadaki bencil oyunbozanı cezalandırabilirsiniz. Sizin cebinizden verdiğiniz her liraya karşılık, onun iki lirası geri alınacak.
Hiç mantıklı görünmüyor, öyle değil mi? Bir deney için davet edilmiştiniz. Cebinizden hiç para harcamadan, araştırmacıların size verdiği parayla bir deneme yaptınız. Karşı taraftaki her kimse alçaklık yaptı, güveninizi kötüye kullandı. Kazanabileceğiniz on lirayı kaybettiniz. Ama hepsi o kadar. Şimdi onu cezalandırmak için kendi paranızı harcamanın bir manası var mı? Alsın 50 lirasını, içine siniyorsa güle güle harcasın yani…
Öyle olmuyor. Birçok kişi, kendisini dolandırılmış hissetmenin bedelini ödetebilmek için, kendi cebinden para harcamaya razı oluyor.
***
“Sizce insanların çoğunluğu güvenilmeyi hak ediyor mu?” sorusuna, “evet” cevabı verenlerin oranı bazı ülkelerde yüzde 10’un altına düşerken, bazılarında yüzde 60’ın üstüne çıkıyor. Bu oranın çok düşük olduğu ülkeler genellikle yoksul ülkeler. Yüksek olduğu ülkeler ise zengin olanlar.
Bu durumu siz nasıl yorumlarsınız bilemem ama birçok bilim insanı ve iktisatçı, güven duygusunu zenginliğin kaynağı olarak görüyor. Güven oyunu da gösteriyor zaten, oyuncular başkalarına güvendiğinde doğuyor zenginlik fırsatı. Ama insanlar da, işte, güveni kötüye kullananlar cezalandırılabildiğinde güvenilir davranıyorlar.
***
Af çıkardınız. Bir defa daha büyüklüğünüzü gösterdiniz. Eksik olmayın. Devlete karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmiş olan milyonlarca kişi kendisini dolandırılmış hissetmedi mi sizce? Dolandırılmış olmanın bedelini ödetmek için her şeyi göze alacak duruma gelmedi mi? Sizce nedir bu ruh durumunun maliyeti?
Memlekette iktisadi bir faaliyette bulunan herkese, canından bezdirecek kadar ağır mali yükümlülükler yüklüyorsunuz. Kimi ödüyor, kimi ödeyemiyor. Sonra tarihin en büyük affını çıkarıyorsunuz. Şunca yılda tarihin en büyük reformunu yapmanıza mani olan kimdi? Doğru dürüst bir reform yapsaydınız, affedilmeyi gerektirecek kadar borç birikmeseydi… Sonra da af yüzünden kırgınlıklar, küskünlükler doğmasaydı. Memleketin güven ortamı daha da zedelenmeseydi…
İnsanları önce suçlu haline getirip sonra affetmektense, ceza gerektirecek fiiller işlemelerine ihtiyaç kalmayacak bir düzen neden kurulmaz? Cevabını hepimiz biliyoruz değil mi?
Cemalettin N. TAŞCI