Amerikalı Olmak Neye Benzer?
Thomas Nagel’in ünlü makalesinin başlığı “Yarasa Olmak Neye Benzer” şeklinde tercüme edilebilir herhalde. Neden yarasa? Yarasa memelidir, bizimle aynı sülaleden yani. Buna mukabil insanda benzeri olmayan bir duyuya sahip olduğu için kendimizi yarasa yerine koymamız, mesela kedi yerine koymamızdan daha müşküldür. Bilinç konusundaki indirgemeci yaklaşımları eleştirmek amacıyla yazılmış olsa da, makaleyi bambaşka sebeplerle hatırladım.
Kollarınızda bir tür perde olduğunu, bu sayede akşam karanlığında uçabildiğinizi, böcekleri ağzınızla avlayabildiğinizi, çok zayıf bir görüşe sahip olduğunuzu, yaydığınız yüksek frekanslı ses sinyallerinin yansımaları sayesinde etrafınızı algıladığınızı, bütün günü tavan arasında bir ayağınızdan baş aşağı asılı olarak geçirdiğinizi hayal edebilirsiniz. Böyle yapmakla yarasa olmanın neye benzediğini anlayabilir misiniz? Nagel’e sorarsanız, hayır. Bence de… Bütün bunları hayal etmekle, olsa olsa, eğer bir yarasa gibi davransaydınız sizin ne hissedecekti olduğunuz konusunda bir fikir sahibi olursunuz. Bir yarasanın ne hissettiği konusunda mesafe kat etmiş sayılmazsınız.
Ben de, mesela bir Amerikalı gibi davransam kendimi nasıl hissederdim, az çok tahmin edebiliyorum. Ama sahiden anlayamıyorum, Saddam’ın elinde kitle imha silahı olmadığını bileceksiniz. Bildiğinizi biz bileceğiz. Bunu biliyor olduğunuzu bildiğimizi de bileceksiniz. Yine de olup biteni kahraman çocuklarınızın Irak’a demokrasi götürmek gibi ulvi bir vazife uğruna hayatlarını riske atması olarak görecek, görmeyene şaşacaksınız. Dengini getirse birbirini gırtlaklayacak Kansaslı Cumhuriyetçi kasiyerden, Harvard’lı Demokrat asistana kadar yazıştığım yekûn Amerikalılar, inatla böyle yaptılar.
Japonların teslim olmaya can attığını bile bile yeryüzündeki ilk ve şimdiye kadarki biricik nükleer taarruzu gerçekleştireceksiniz. İsrail’in nükleer silah sahibi olmasını sağlayacaksınız. Sonra İran nükleer teknoloji sahibi olmaya kalkınca, birden… Neyse… Amerikalı olmanın neye benzediğini tahmin etmek zor. Yani hiç utanma duygunuz olmasaydı, utanamasaydınız, utanılacak işler işlediğinizde kendinizi nasıl hissedecektiniz, bilebilir misiniz?
Daha tuhaf yanı şu: Bir gün bir Amerikalı, birbirleri ile ne kadar kavgalı olurlarsa olsunlar bütün Türklerin aynı olduğunu, teferruatta farklı görünseler de esasta aynı tutumu benimsediklerini iddia etmiş, misal olarak da Amerikalıların Irak’a müdahalesi sırasında Türkiye’de herkesin benzer tavır aldığını göstermişti. Galiba haklıydı. Galiba Türkler ve Amerikalılar, insan ve yarasa kadar birbirine benziyorlar ve o kadar farklılar.
Görünen o ki İran’da kıyamet kopacak. O güne kadar Türkiye’de istihdam edilmiş birileri size Amerikan bakış açısını hazmettirmek için müthiş mesai harcayacaklar. Türkçe yazıp konuşsalar da, ne dediklerini anlayamayacaksınız. Tasalanmayın, onlar aslında Amerikalı.
***
Şeyinden “Amerikalılara bunca laf ediyorsun ama yazıya da Amerikalı Nagel’den alıntıyla başlıyorsun” gibi fikirler geçenleri de peşinen uyarayım, o şeyi akla sayıp, hayatın kucağına atmasınlar kendilerini. Kurda kuşa yem olurlar. Yeryüzünde o kadarcık akılla gündelik hayatın idame ettirilebileceği yegâne yer Amerika’dır. Buralarda fazlası lazım.
Ha, şu da var: Amerikalı olmanın neye benzediğini bilemiyorum ama İranlı olmak hususunda daha iyi durumda olduğumu da söyleyemem yani.
Cemalettin N. TAŞCI