Bizden Biri
Yıllar önceydi. Beni Haydarpaşa’dan Aksaray’a götüren Üsküdarlı şoför, Üsküdar’dan geçerken, ilçesini övme fırsatını kaçırmadı. Muhabbete kayıtsız kalmak istemedim. Üsküdar hakkında tuhaf bilgilere sahip olmam, delikanlıyı şaşırttı. Siyasi danışman olduğumu, kısa süre önce İstanbul’un tamamında, dolayısıyla Üsküdar’da da çok sayıda araştırma yaptığımı söyledim. Oğlan bu defa da, benim siyasi danışman olmamın yarattığı fırsatı pas geçmedi. Derin siyasi kavrayışından beni sebeplendirme kararlılığıyla, memleketin insanı hakkında bildiklerini peş peşe sırlamaya başladı. Baktım olacak gibi değil, sustum. Derken, “zaten herkes takım tutar gibi parti tutuyor” dedi. Dayanamadım, “o kadar da değil,” dedim, “1999’da seçmenin üçte biri yer değiştirdi, 2002’de en az yarısı. Bu, muhtemelen demokrasi tarihinde görülmemiş bir skordur.” Delikanlı herhalde ilk defa derin tahlillerine yönelik bir itirazla karşılaşıyordu. Suratı asıldı, çenesini kapadı. Derken, yolun sonuna doğru, dayanamadı ve “bu millette iş yok,” dedi, “seçtiği siyasetçinin arkasında durmaz.”
Vardığın neticeyi destekleyecek bir veri arıyorsan, bulursun.
Delikanlı faturayı ahaliye çıkarmaya karar vermiş, ortada dolaşan klişelerden ördüğü ağla ahaliyi kıskıvrak yakalamıştı. Kurtuluş yoktu.
***
Memleketin siyaseti hakkında ortalarda dolaşan klişeler saymakla bitmez. Geçersiz olduklarını görmek için uzun boylu araştırmalar filan gerekmiyor, sandık neticelerine bakmak kâfi.
Bu klişelerin biri mesela, seçmenin seçmek için kendisi gibi birilerini aradığı. Çoban ağzıyla konuşan Sülü’nün yıllarca seçim kazanması da delil olarak gösterilir. Demirel’in çoban ağzıyla konuşması değil, çoban ağzıyla da konuşabilmesi kendisine fayda sağladı. Ama kendisine rey vermiş olanların hiçbirinin Demirel’i kendilerinden biri olarak görmediğine kalıbımı basarım. Aksine, bir defa gördüğü adamı bir daha unutmadığı, yıllar sonra karşılaştığında bile adıyla hitap edip, işini gücünü hatırladığı gibi bir yığın efsane, Demirel’in siyasi performansının asli dayanağıdır. Demirel bizim gibi olduğu için değil, bizim gibi olmadığı zannedildiği için yıllarca zirvede durabildi.
Bunda da anlaşılmaz bir şey yok. Yüzlerce yıl boyunca sadrazamları kariyerlerine hep köle olarak başlamış olan bir toplumda yaşıyoruz. Sosyal mobilizasyonun bu kadar yüksek olduğu bir toplumda, kimse kendisi gibi birinin en tepeye çıkmasını istemez. Aksi halde herkes “neden ben olmayayım” diye hisseder ki, düzeni tesis etmek mümkün olmaz.
***
Kılıçdaroğlu’na akıl verenler her kimlerse, bir yığın klişeyi pek seviyorlar. “Memleketin insanı kendisi gibi birini arıyor” klişesi de onlardan biri. Yanılıyorlar. Yanıldıkları tescil edildiğinde “yanılmışız” demeyecekler, “memleketin insanında iş yok” diyecekler. Klişelerden biri, nasılsa, mağlubiyeti açıklamaya uygun olacak.
Demirel herkes gibi olduğu için değil, herkesin değerlerine saygılı davrandığı için fenomen oldu. Toplumun talebi de bundan ibaret.
Cemalettin N. TAŞCI