Ciddi İşler

Ümit Akçay ABD ekonomisindeki 2018 beklentileri üzerine şık bir yazı yazmış (https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/01/08/uc-tarihsel-anomali-ve-2018de-abd-ekonomisi/) ve üç tarihsel anomaliye dikkat çekmiş.

Birincisi, sanayi üretimindeki daralmanın, bu husustaki istatistikler toplanmaya başladığından bu yana ilk defa resesyona sebep olmamış olması. Sanayi konusunda çok yazdım, tekrarlamak istemiyorum. Ama söylemeden edemeyeceğim, bu veri, bence, kapitalizmin işleyişindeki bir değişime değilse de genel olarak iktisatta sanayinin haline ve akıbetine işaret ediyor. Benim yıllardır iddia edegeldiğim şeyler bir gerçekliğe tekabül ediyorduysa beklenmesi gereken bir şeydi ve nihayetinde gerçekleşti.

(Böyle tevazuuyla geçiştiriyorum ama… 1960’ların başında hizmet sektöründeki istihdamın sanayi sektöründeki geçmesinden daha manalı bir veri bu. Ona ne kadar derin manalar yüklendiğini bilen bilir. Ümit Akçay’ın dikkatlere taşıdığı veri, tez zamanda, bir tür milat olarak kabul edilebilir.)

İkincisi, kesintisiz üçüncü —birkaç ay içinde bir daralma olmazsa ikinci— en uzun genişleme döneminde olunmasına işaret ediyor Akçay. Ve üçüncü olarak da onca uzun süren büyümeye ve parasal genişlemeye rağmen enflasyonun artmamasına…

Bence bunları ve diğer tuhaflıkları bir arada ele almak gerekiyor.

Görünen o ki ABD, krizi başarıyla ihraç etmeyi sürdürüyor. Bu başarıyı taşıyan birçok kolon olsa da, diğer hepsinden daha fazla yük çeken kolon, bana öyle geliyor ki, doların statüsü. Netice olarak ABD’de işler harika gitmese de tren raydan çıkmadan yol alınabiliyor ama dünyanın geri kalanında irili ufaklı krizler pahasına… Çin’de mesela, uzun dönem süren parlaklık çoktan gitti ve geri gelecekmiş gibi de görünmüyor. Dünya ortalamasının biraz üzerinde büyümeyi sürdürebilirse, kendisini başarılı görmemiz gerekecek. Avrupa’da da işlerin yolunda gittiğini söylemek mümkün değil, tez zamanda yoluna gireceğini ümit eden var mı, bilmiyorum.

Eğer ABD’de dalga dalga gelen ve olağanüstü büyüklüğe ulaşan parasal genişleme, doların asimetrik statüsü olmasa, büyük ihtimalle ciddi enflasyon oranlarına yol açardı. Açmıyor, çünkü (a) para ABD’de kalmıyor ve (b) yeni iktisatta paranın dolaşımı olağanüstü kısaldı, para hiç olmadığı kadar az el değiştirerek nihai havuzuna ulaşıyor.

Ümit Akçay yazısını şöyle bitiriyor:

“Yukarıda işaret ettiğim üç verideki “garipliklerin” de, ABD ekonomisinde 2008 finansal çöküşüne verilen yanıtla ilgili olduğunu düşünüyorum. Hatırlanacağı üzere, ABD’de politika yapıcılılar krize üç aşamada müdahale ettiler. İlki firma kurtarmaları, ikincisi faizi sıfıra indirme, üçüncüsü de birbiri ardına dalgalar halinde uygulanan parasal genişleme döngüleri idi.

“Bu müdahaleler ile esasında yapılan krizin zaman içinde kaydırılması, ileri ertelenmesiydi. Eşi görülmemiş bu parasal genişlemenin ekonomi üzerinde nasıl sonuçlar doğuracağını henüz tam olarak kimse bilmiyor, ancak yukarıda işaret ettiğim üç konu bize şunu gösteriyor: Ya kapitalizm bildiğimiz işleyişinden farklı bir şekilde çalışmaya başladı, ya da bu üç anomali ‘sert bir düzeltme’ ile yani yeni bir resesyonla sonuçlanacak.”

ABD ekonomisi sert bir resesyonla karşı karşıya gelebilir. Ama öyle olsa bile bu hal, artık başka bir iktisadi iklimde yaşamaya başladığımız gerçeğini değiştirmez. En azından şunu söyleyebilirim ki, ABD ekonomisinin sanayie bağımlılığı artık geri dönüşsüz bir biçimde sona erdi, yani muhtemelen karşılaşacağı resesyondan çıkışına sanayi destek olmayacak. Aksine, Trump yönetiminin muhtemel bir resesyon tehlikesini erteleme adına sanayie yönelmesi, resesyon ihtimalini yükseltir mesela.

***

İkisi de yeni olmayan iki meselemiz var bana kalırsa… Hiçbiri yeni değil ama ilk defa bu kadar çıplak bir biçimde, bütün kamuflajlarından sıyrılmış halde bizi tehdit ediyor.

Birincisi, ABD ekonomisinin şahane bir performans sergilemese de nispeten stabil —sanki sürdürülebilir— bir halde olması, dünyanın kalanına ciddi bedeller yüklüyor. ABD ile dünyanın kalanı arasındaki mesafe açılıyor demektir bu. Başka bir deyişle, yeni faza topyekûn geçmeyi başarabilen yegâne aktörün ABD olması demektir. Bu hal sürdürülebilir bir hal değil. ABD’ye bu anlamda bir meydan okumanın nereden ve nasıl geleceği, böyle bir meydan okumaya ABD’nin —ve ekonomisinin— nasıl cevap vereceği meçhul.

İkincisi, gelir dağılımındaki eşitsizliğin ilk yüzde yirmi ile son yüzde yirmi arasında değil, hatta ilk yüzde bir ile son yüzde yirmi arasında bile değil, ilk on binde bir ile toplumun kalanı arasında derinleşmesi, zaten 90’lardan beri belirginleşmeye başlamış bir eğilimdi. Ama parasal büyümenin bu boyutlara ulaştığı durumda uçurum, muhtemelen tarihte hiç olmadığı kadar büyüdü. Kapitalizm diye adlandırılabilecek bir süreç başladığında, gelir değil ama varlık açısından, insanlığın en zengin birkaç bin kişisi dışında diğerlerinin şartları birbirini çok andırıyordu. En azından, tepedeki o birkaç bin kişinin seviyesinden bakıldığında, aşağıdaki farklar göze görünmeyecek kadar küçük kalıyordu. Bizim eşitsizlik diye yakındığımız şartları kapitalizm yarattı. Yani —bildik terimle söylersek— orta sınıfı… Şimdi o orta sınıf ortadan kalkıyor. Bir anlamda 200 yıl öncesine dönüyoruz. Sosyal ve siyasal strüktürlerimizin bu değişime ne ölçüde uyum sağlayacağını kestirmek zor.

Dahası var.

ABD topyekun yeni faza geçen ilk aktör olsa da, diğer ülkelerde de yeni fazın icabını yerine getiren kesimler —az veya çok— zuhur etti. Her biri kendi ülkelerinin ekonomisi içinde birer iktisadi adacık olarak… Mesele şu ki, yeni ekonominin birer unsuru olabilenler ile diğerleri arasında anlamlı bir zenginlik farkı yok. Yani yeni ekonomi, sanayiin ilk dönemde yaptığına benzer bir zenginlik yoğunlaşması sağlamıyor. Türkiye’de mesela, bu tür faaliyetlerle uğraşanlar, sanayide bir işçi olanlardan çok anlamlı bir fark yaşamıyor. Devletle iş yapmayı becerebilen müteahhitlerden ise kesinlikle çok gerideler. ABD’de de durum çok farklı değil. Ücretlerin artmaması mesela, biraz da bundan. Buradan bakınca, son derece demokratik ve eşitlikçi görünüyor mevcut şartlar —en tepedeki birkaç bin kişiyi budarsanız…

Her halükarda, yepyeni şartlar var ve o şartların yol açtığı yepyeni fırsatlar ve problemler…

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin