Dostların Haletiruhiyesi
Cemalettin Taşcı, Akşam’daki köşesinde, Celal Şengör imzalı bir yazıyı eleştirdiği Salı günkü yazısını “Yazıyı kaleme alanın, yayınlayanın, okuyup beğenip sağa sola yollayanın ruh halini anlayabiliyorum. TSK’nın maruz kaldığı şartları içlerine sindiremiyorlar. Ama o şartları değiştirmenin yolu bu değil.” diyerek bitirmiş.
Zatıâlileri ikide bir unutur, herkes aynı pencereden aynı peyzajı görmez ama görse bile, herkesin dikkatini başka unsurlar çeker. Dolayısıyla herkesin öncelikleri farklıdır, farklı şeyleri değiştirmeye çalışırlar.
***
Siz bu Taşcı’yı bilmezsiniz. Bir vakitler Sayın Abdullah Gül kendisinden, “biz bir parti kuracağız da, ne kadar oy alırız, öğrenmek istiyoruz” diyerek bir kamuoyu araştırması talep ettiydi. Taşcı, Sayın Gül’e, kurulmamış bir partinin ne kadar oy alacağını tahmin etmek için başka türlü çalışmalar gerektiğini anlatmaya çalışmıştı. “Ben şu köşeye bir restoran açsam, ne kadar müşterim olur” sorusunun cevabını, potansiyel müşterilere “burada açılacak bir restoranda yemek yer misiniz” diye sorarak bulamazsınız. Restoran kebapçı mı olacak İtalyan restoranı mı, fiyatlar ne olacak, hizmet kalitesi nasıl, yemeklerin lezzeti ne âlemde? Filan…
Taşcı, bilgi sistemcidir. Bilgiye, karar vermek için ihtiyaç olduğunu düşünür. Böyle düşünmesinde bir beis yok. Ama herkesin de bilgiye, sadece karar vermek için ihtiyaç duyduğunu zanneder.
Sayın Gül ve arkadaşları kararlarını zaten vermişlerdi. Restoranı açacaklardı. Aşçıları istihdam etmişlerdi. Fiyatlar her fırsatta yükseltilmek üzere belirlenmişti. Dolayısıyla herhangi bir karar için bir bilgiye ihtiyaçları yoktu. Ama yolun başında dünyayı fethetmeye kâfi görünen cesaretleri, zamanla eprimişti. “Çok oy alırsınız, çok” diyen bilimsel (!) bir bilgi, yola devam etmek için ihtiyaç duydukları kararlılığı tahkim edebilirdi. Bu da azımsanmayacak, hafife alınmayacak bir ihtiyaçtı yani.
***
Kimileri, kendi cenahlarında muazzam bir hayal kırıklığı yaşandığını görüyorlar. “Hâlâ hayattayız, bütün mevzileri kaybetmedik, bazı muharebeleri yitirmiş olabiliriz ama savaş henüz bitmedi” duygusunu güçlendirmek, dostların şevkini tahkim etmek hayati önem taşıyor. Sayın Şengör’ün yazısı bu işe yarayabilir pekâlâ. TSK’nın maruz kaldığı şartları değiştiremeyebilir ama yoldaşların ruh durumunu değiştirebilir. Buna ne kadar ihtiyaç olduğunu da, yaşayan bilir.
Birilerine göre, AKP’nin defteri dürülmedikçe herhangi bir konuda yek parmak yol alınamayacağı kesin. Aciliyeti olan yegâne meseleleri, AKP’yi bir adım olsun, geriletmek. Diyelim TSK’ya da zarar verecek ama AKP’nin hayatını çok zorlaştıracak bir operasyon akıl etmişseniz, TSK’nın göreceği zararı pek de umursamayabilirler. Eh, mevcut savaşta Cumhuriyet, İslam filan fütursuzca kurban edildiğine göre, TSK’nın hesabını tutacak değiller.
Sayın Şengör’ün metni de, farklı insanların TSK’da gördükleri farklı olumlulukların hepsini bir araya toplamaktan başka gailesi olmayan bir metin işte. Üstelik makbul bir bilim adamı tarafından kaleme alınmış ve bilimsellik taslayan bir yerde yayınlanmış. Yazan, okuyan ve dağıtanlar demiş oluyor ki böylelikle, “koskoca bilim bizim yanımızdadır, endişe etmeyin.”
Cemalettin N. TAŞCI