Erbakan
Burada ziyadesiyle yormuştu kendini, Erbakan’ı Allah yattığı yerde dinlendirsin. Sevenlerinin başı sağ olsun.
Türkiye siyasetinin mevcut halini 12 Eylül zihniyetiyle yazılan mevzuata borçluyuz. Seçim barajını aşıp parlamentoya giren üç partinin üçünün de birer siyaset süpermarketi olmasında mezkûr mevzuat elbette müessir. Ancak bu tarz-ı siyaseti Türkiye siyaset sahnesine ilk çıkaran kişi rahmetli Erbakan’dı. Prototipi imal eden, sonra yeni modelleri geliştiren oydu.
Erbakan’ın siyasi misyonuna çok karşı olabilirsiniz. Ama büyük ihtimalle, onun siyaset yapış tarzına, siyaset dünyasına ithal ettiği mühendisçe kavrayışa sahip çıktınız. Bugün daha da iştiyakla sahip çıkıyorsunuz.
Rahmetli, Türkiye’nin en muazzam siyaset makinesini inşa etmişti. Bir tek düğmeye basmakla Milli Gazetenin ön sayfasını biçimlendirebiliyor, bir başka düğmeye basmakla Milli Gençlik Vakfının mahalli teşkilatlarını belirli bir hedef için seferber edebiliyordu. Yüz binlerce kolu olan bir beyindi. Yüz binlerce neferi olan bir ordunun komutanıydı.
Neticede, Erbakan çizgisi bir yığın siyasi parti doğurdu. Ama Erbakan’ın rahle-i tedrisinden bir tek dişe dokunur siyasetçi yetişmedi. Çıraklarının arasından temayüz edenlerin her biri çok tecrübeli süpermarket işletmecileri oldular.
***
Erbakan bir Cumhuriyet çocuğuydu. Cumhuriyet maarifi tarafından itinayla imal edilmişti. Sahiden inanıyordu, batılıların doğru metodu keşfettikleri için ileri gittiklerine. Sahiden inanıyordu memleketin bağrında muazzam maddi kaynaklar sakladığına. Sahiden inanıyordu âlemin bizden fena halde korktuğuna. Bu yüzden batılıların içimizden birilerini satın alıp, onlar vasıtasıyla bizleri yanlış yönlendirdiğine sahiden inanıyordu. Geri kalmışlığımızın batılı bir tasarı olduğuna sahiden inanıyordu.
Bütün akranları da, sonradan gelen nesiller de, Cumhuriyet maarifinin kararlı çabaları sayesinde bütün bunlara inandırılmıştı. Erbakan bu damarı keşfedip siyasallaştıran insandı aynı zamanda. Yüzlerce yılda birikmiş olan geri kalmışlığımızı bir tek dokunuşta şıp diye ortadan kaldırıverecek mucizevî formülleri siyaset sahnesine süren o oldu. Ortaçağın simyacıları misali, herkesin eski güzel günleri ihya edecek sihirli formülü aradığı bir ülkede, toplumda maarif vasıtasıyla imal edilen bu arayışı siyasallaştırdı.
Bugün siyaset sahnesine çıkıp “şunu yapacağım” diyen herkese “nasıl yapacaksın” diye sormak bu ülkede kimselere tuhaf gelmiyorsa, en çok Erbakan sayesindedir. Birilerinin hortumladığı şu kadar parayla, Siyonistlerin veya işbirlikçilerinin üstünü örttüğü petrol kuyularındaki petrolden gelecek bu kadar kaynakla şu kadar uçak, bu kadar tank filan yapıp…
Belki Erbakan’ın formüllerinden hoşlanmıyordunuz, bilemem. Ama illa ki bir formül arıyor olmanız kuvvetle muhtemel. Yoksa seçim barajını, her biri mucizevî formüllere sahip bu üç partinin aşmış olmasını açıklamak çok müşkül.
Cemalettin N. TAŞCI