İran’a Bakarken

Annemin Farah için gözyaşı döktüğüne şahit olduğumda, çok şaşırmıştım. Kendisi beş çocuğunun önüne koymak için haftada bir 250 gram kıyma bulamazken, Farah’ın tacını ve mücevherlerini kaybetmesine kahırlanıyordu. Annem elbette yalnız değildi. Türlü çeşitli sosyal kesimlere mensup, çok farklı dünya görüşlerine sahip olan komşuları ve ahbapları ile hep birlikte yas tutuyorlardı.

Annemin ve arkadaşlarının tutumunu tuhaf bulanlar için peşinen belirteyim, annem ve arkadaşları da yalnız değillerdi. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında hâkim olan iklimden etkilenmekten gayrı bir kusurları da yoktu. Gözyaşı yağmurlarına yol açan bulutları Türkiye’ye taşıyan en şiddetli rüzgâr, dönemin Hürriyet’inin ikinci sayfasında esiyordu. Yazı dizilerinin biri bitmeden diğeri başlıyordu. Tahmin edilebileceği gibi, bu dizilerin hemen hiçbiri telif değildi, hemen hepsi ABD veya İngiltere menşeli idi.

Kani olmadıysanız, annemin, arkadaşlarının ve cümle âlemin Farah’la birlikte ağlaşmalarını düpedüz saçma bulmakta ısrarlıysanız, kendi kendinize bir sorun bakalım, Musavi’nin kaderinden bu kadar kaygılı, veya Ahmedinejad’ın zaferinden bu kadar memnun, hatta gururlu olmak için herhangi bir sahici sebebiniz var mı?

Musavi’yi reformcu lider diye pazarlayan aynı ağızların, Türkiye’de kimi ve neden reformcu diye etiketlediğini biliyor musunuz mesela? Veya İran’da dört başı mamur bir demokrasinin tesis edildiğini görmeden ölürse gözü açık gidecek gibi görünenlerin başka ülkelerde hangi ajandaları, hangi hevesle desteklediklerini? Öte yanda, Ahmedinejad’ın arkasında kapı gibi duranların, kimlerle ne tür pazarlıklar yaptıklarını?

İran’da yaşanan da, İran ahalisinin hassasiyetlerini yansıtmaktan uzak, diğer ülkelerdeki seçimler gibi bir seçimdi işte. Ne dünyanın akıbetini ve ne de hatta bölgenin akıbetini tersine çevirebilecek bir güce sahip değildi. Ne Ahmedinejad’ın zaferi dünyayı daha yaşanır bir yer kılacak, ne de Musavi kazansaydı böyle bir ihtimal vardı.

Bütün bunlar bir yana, size bir sır vereyim: Ahmedinejad ile Musavi arasında bir tercih yapmak zorunda değilsiniz. Tercih yapmak zorunda değilseniz, en iyi tercih, tercih yapmamaktır. Naçizane tavsiyem, yarına erteleyebileceğiniz hiçbir kararı bugünden vermemenizdir.

Yatağa cevaplarla birlikte girmek daha konforludur, itirazım yok. Cevaplanmamış sorular insanın uykusunu kaçırabilir. Lakin… Siz de tecrübe etmişsinizdir ki, uykusuz kalmaya değecek bir sebep varsa, uykunuzun kaçması uyumaktan evladır.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin