Karabudunun Sahtekârlığı
Malum maçı seyredemedim, anladığım kadarıyla bir Hamit işin hakkını vermiş. Maçta ne yaptığını bilmiyorum ama maçtan sonra verdiği demeç şahaneydi. Bence hatta, bir Azerbaycan mağlubiyetine değer. Üstelik sadece muhteva da değil, eda, vurgular filan… Hele dürüstlükle alakalı birkaç cümle vardı ki, ajanslar neden aynen geçmediler anlamadım.
Bir futbolcu, ağır bir mağlubiyet sonrasında TV kameraları karşısında dürüstlükten neden söz eder? Herhalde ortada büyük bir sahtekârlık döndüğünü söyleyemeyeceği için, öyle değil mi?
Benim beyaz arkadaşlarımın büyük bölümü, karabudunun her fırsatta sahtekârlık yaptığından, sahtekâr olduğundan hiç şüphe etmezler. Hamit’in sözleri de onları teyit ediyor gibi görünüyor. Ama değil. Çünkü Hamit bu lafları, uzun vadeli futbol düzenine gönderme yaptıktan sonra söyledi. Faturanın yine, karabudunun sahada ter döken çocuklarına çıkması ihtimaline karşı söyledi.
***
Ben yine, Salı günkü konudan bir misal vereyim müsaade ederseniz.
Türkiye’de trafik kaza istatistiklerinde yol kusuru, ABD ve Almanya’dakinden çok düşük mesela biliyor musunuz? Bu hesapça, Türkiye’nin yolları, kavşak düzenlemeleri, sinyalizasyon sistemleri, dünyanın en iyisi değilse, en iyilerin arasındadır. Üstelik bu istatistikler, son yıllarda bölünen yollar bölünmeden, kavşaklar düzenlenmeden önce de böyleydi.
Şimdi nasıldır bilmiyorum, Muğla çıkışında bir kavşak vardı mesela, tipik bir yaz gününde 15 kaza oluyordu. Bütün istikametlerden yüzlerce kilometreyi kaza yapmadan gelen sürücülerin hepsi, tam da bu kavşakta zıvanadan çıkıyordu istatistiklere göre. Çünkü kazaların hiçbirinde yol kusuru yoktu.
Sizce de yollarımız dünyanın en iyileri arasında mı? Değilse, istatistikler neden öyle söylüyor? Devlet kendi kusurunu örtmek için yalan söylüyor diyelim, peki üniversitelerin neden sesi çıkmıyor? Medyada boy gösteren akademisyenler neden ısrarla sürücüleri suçluyor?
Dürüst olmayanlar, memleketin en bembeyazları: Üniversiteler ve medya.
***
Devlet 1915’te olup bitenleri halı altına süpürmeye çalışabilir mesela. Ayıptır ama yine de bir manası var: Başkalarını dolandırmaya çalışıyorlar deyip, her devletin benzer haltlar işlediğini düşünerek mazeret üretebilirsiniz.
Ama trafik istatistiklerinin, sorular çalınana kadar kimsenin alakasını çekmeyen KPSS zırvalığının, sanayileşme masalının ve sairenin böyle bir açıklaması da yok. Devlet, afetleri, grizu patlamalarını, tren kazalarını filan birkaç vatandaşına veya karabuduna fatura etmeye kalkınca itiraz eden medya, bu tür sayısız sahtekârlıkta devletle işbirliği yapıyor.
Bu mevzuların hiçbiri üniversitelerin ilgi alanına zaten girmiyor. Onların gündemi bambaşka.
***
Hamit’e sonuna kadar katılıyorum. Önce dürüst olmak, sonra da sabırla dürüstçe çalışmak gerekiyor.
Böyle yapmakla problemlerimizi çözemeyebiliriz. Mesela ülkeyi yekpare tutamayabiliriz. Zenginleşemeyebiliriz, daha düzgün yollar yapamayabiliriz. Azerbaycan’a içeride de yenilmeye bile çare olmayabilir bütün bunlar. Ama yaşanmaya daha değer bir hayatımız olur.
Demem o ki, dürüstlük netice vermese bile iyidir, lazımdır.
Cemalettin N. TAŞCI