Siyaset Böler, Bölünmek İyidir
Güneydoğu’da yaşananlar, Türkiye’nin batısında AKP veya CHP’den çok MHP’yi besliyor. Bu tespiti yapmak, MHP’nin politikalarını onaylamak manasına gelmiyor. Kendi hesabıma MHP’nin politikalarını hiç cana yakın bulmuyorum, ama MHP’nin politikaları sayesinde zemin kazandığını da görüyorum.
Bir an için hayal edin, MHP —Batı standartlarındaki bir milliyetçi partiden beklenebileceği gibi— “çizelim sınırı, bölelim memleketi ikiye” diyebilirdi. Deseydi MHP oyları nasıl seyrederdi, bir tahminde bulunmak müşkül. Türkiye’de Kürtçülük hareketinin zemininin daralacağı, şiddetinin artacağı ise tahmin edilebilir.
MHP’nin Batı standartları yerine ikame ettiği “bir karış topraktan vazgeçmeyiz ama milyonlarca vatandaştan vazgeçebiliriz, kovalım kundaktaki bebeğe kadar hepsini” şeklindeki mahalli standart da hoş şey değil, amenna. Ama Batı standartlarındaki milliyetçiliğin biçimlendirdiği bir Türkiye’de yaşamak da istemezdim.
***
Memleketin hallerine alakasız bir delikanlı değildim. Yine de Türkiye’nin Kürtleri olduğunu, üstelik hayatlarından pek de memnun olmadıklarını, 1970’lerin başında, bir lise öğrencisi iken ancak öğrenebildim. Vatandaşının cehaletinden medet uman tuhaf devlet anlayışımızla müşerref olmam da aynı vesileyledir. Kendimi Kürtlerin yerine koyduğumda, uzun süren bu sistemli inkâr politikasını içime sindiremeyeceğimi fark etmem zor olmadı. Dolayısıyla Kürtlüğün baş kaldırmasını onaylamasam da, anlıyorum.
Buna mukabil, Niğde’de, Nevşehir’de, Amasya’da yaşayan, memleketin Kürtlerinden daha iyi şartlara sahip olmayan bir yığın Türk var. Komşuları Kürtlere hiçbir fenalıkları dokunmamış. Yükselen Kürtçülük hareketi faturayı devlete değil de Türklüğe ve dolayısıyla Türklere çıkarınca, onlar da boş durmadı. MHP’nin arkasında onlar duruyorlar. Bu duruşta da anlaşılmaz bir şey yok.
***
Devletin sittin senedir ısrar ettiği, kerameti kendinden menkul aynılaştırma stratejisinin zıddına, siyaset böler. Farklılıkları belirginleştirir. Ancak farklılıkları belirginleştiriyorsa siyaset olur zaten. Dolayısıyla Kürtçülük hareketinin de, onun karşısında toplumun bazı kesimlerinin MHP’nin arkasında hizalanmasının da tabii şeyler olduğunu kabul etmemiz lazım.
Tabiat her alanda ve her daim böler ve farklılaştırır. Eğer böyle bir eğilim olmasaydı, yeryüzündeki bütün canlılık hâlâ alglerden ibaret olacaktı. Eğer tarihin uygun bir kesitinde bu eğilim duraklasaydı, yeryüzündeki bütün insanlar aynı lisanı konuşuyor olacaktı. Hatta bir lisanımız bile olmayacaktı, çünkü kelimeler olmayacaktı. Her kelime, hakikati böler çünkü.
Elbette her bölme işlemi iyi neticeler vermeyebilir. Ama iyi ki tabiat bölüp farklılaştırıyor, çünkü bölmeden yol almak kabil değildir. Ancak Türk ve Kürt olarak bölündüğümüzde mana kazanır Türklük ve Kürtlük. İkisinin birbirine ihtiyacı olur. İkisi birbirini tamamlar. Hepimiz zenginleşiriz.
Türkiye’nin ve hatta dünyanın problemi bölünmekten, farklılıklarımızın belirginleşmesinden kaynaklanmıyor. Farklılıklara tahammülsüzlüğümüzden kaynaklanıyor. Farklılıkları zenginlik olarak göremiyor olmamızdan kaynaklanıyor.
Şunu da eklemek gerekiyor: Türklüğün ve Kürtlüğün birbirine göre yeniden tanımlanması, ikisinin ayrılmasını gerektirmez. Aksine, belki Ermeniliğin, Rumluğun, Araplığın, Gürcülüğün, Bulgarlığın yeniden ittifak yapabilmesine zemin sağlar.
Gördüğümüz manzarayı değiştirmek kolay iş değil ama gözlüklerimizi değiştirmek mümkün.
Cemalettin N. TAŞCI