Son Düdük

Geçtiğimiz bir ay boyunca bir derbi maçı oynandı. Klasik futbol geyiğiyle, “iki tarafın da puan kaybına tahammülü olmadığı” bir maç… Dün hakem son düdüğü çaldı, birileri kazandı, birileri kaybetti.

Kazananların zafer duygusuyla her şeyi tozpembe görmesinde de, kaybedenlerin “her şeyin sonu geldi” duygusuyla tarumar olmasında da anlaşılmaz bir hal yok. Skor yazarlarının puan tablosu üzerinden ve “maçın kırılma anları” üzerinden saatlerce, günlerce ahkâm kesmesinde de…

Skor mühim, bir itirazım yok. Mevcut puan tablosu o skora göre biçimlendi, bundan sonraki bir yığın şey o skora göre biçimlenecek. Dolayısıyla kaybedenlerin kaygıları da, kazananların şımarıklığı da gerçeklerden alıyor kaynağını.

Ama…

Başka gerçekler de var. En başta da oynanan oyun.

Türkiye, daha önce hiç olmadığı kadar bariz bir biçimde ikiye ayrıldı. Bir yanda ümit, heyecan, coşku, neşe. Öbür yanda? Korku, öfke, nefret… Bir aydır meydanlarda, televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, sosyal medyada “görünür” olan ne varsa dökümünü çıkarın bakın bakalım, aksini iddia etmenize yardımcı olabilecek herhangi bir malzeme bulabilecek misiniz?

Erdoğan daha önce de seçimler, referandumlar kazandı. 2011’den bu yana, sürekli olarak, hakemler ve federasyon üzerinde daha ağır bir baskı uygulaması gerekiyor. Oynadığı oyun kazanacak, kazanmayı hak eden bir oyun değil. TRT’yi “dışarıdan” oyuna müdahaleye sevk etmesi gerekiyor mesela. Ve her defasında daha da tiksinti verecek biçimde. Evet taraftarları, bütün bu çirkinlikleri, gladyatör dövüşü izler gibi —şevkle değilse de— zevkle alkışlıyor.

Ama bariz bir biçimde görünen o ki, Erdoğan’ın bu kabiliyetle, “izlenecek bir oyun” oynaması ihtimal dışı. Daha da kuraldışı işler işlemesi gerekiyor, oturduğu yerde oturabilmesi için. Buna mukabil karşısındakiler, ilk defa, oyuna benzer bir oyun ortaya koydular. Taraftarları şevkle, heyecanla, ümitle, hop oturup hop kalkarak oyuna katıldılar.

Netice?

Mağlubiyet. Onca ümitten, hayalden sonra bu hayal kırıklığı kolay değil, kabul ediyorum. Ama iki tarafın oyunları ve iki taraftar kitlesinin kavrayışları arasındaki farka yaslanarak emniyetle diyebilirim ki, en çok bir iki hafta içinde bu hava dağılacak. Kazananlardaki zafer duygusu ve kaybedenlerin travması…

O vakte kadar, seçimin neticeleri hakkında, bundan sonra bizi neler bekliyor olduğu hakkında daha etraflıca değerlendirmeler yaparız.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et