Kitaplı dinlerin en ayırıcı özelliği —adı üstünde— “kitaplı” olmaları idi. Pratikte pek az okuryazar vardı ama en azından teoride, siz de okuma yazma öğrenebilir, kitabı okuyabilir, ve aracıya ihtiyaç duymadan dini anlayabilir/yaşayabilirdiniz. Hâlbuki daha önceki dinlerde din, dinin icabı, bir ruhban sınıfının “iş”iydi. Kitaplı dinlerde de pratikte, kısa sürede bir ruhban sınıfı zuhur etti. Yine
Benim açımdan insan, evrimin göz kamaştırıcı bir ürünüdür. Evrim bir özne olsaydı, insana baktığında gözleri kamaşır, göğsü kabarır mıydı, bilemem. Demek istediğim şu ki, benim açımdan insanın göz kamaştırıcı bir şey olması, mesela insanı fevkalade estetik bulmam totolojidir. Evrim insanı, insanı göz kamaştırıcı bulacak biçimde yapmış. Son derece vahşi bir rekabet ortamından ibaret olan tabiatta
Geçen gün demiş oldum ki başka şeylerin yanı sıra… Termodinamik derslerine girince termodinamik öğrenmezsiniz ama müfredatta olmayan birçok şey öğrenirsiniz. Sizin bilmediğinizi bilenler var. Onlar uzman. Onlara boyun eğmelisiniz. Bilgi dediğiniz şey, işte böyle belirli noktalarda yoğunlaşır ve oralardan yayılır. Dersin müfredatında olmayan bu tür bilgileri, dersin formu vasıtasıyla öğrenirsiniz. Yani? Hani şimdi geniş yığınları
YouTube’da Celal’e birlikte yaptığımız videoların birinin altına, bir izleyici, “okul kadar din de boşa çıkmadı mı” diye yorum yapmış. Bu hususta düşündüklerimi burada paylaşmak daha uygun göründü. Okul, yani bildiğimiz manada okul, son derece yeni bir teknoloji. Çok eskilerde de bugünden bakıp okul dediğimiz kurumlar var ama onlar, önceden ve merkezi bir biçimde belirlenmiş bir
Bir de şöyle deneyeyim ve şu bilim/bilimsellik/bilimcilik mevzuuna şimdilik mola vereyim. Geçende posta kutuma bir grafik düştü. Grafiğin solunda, biri hasta diğeri sağlıklı olduğu ifade edilen iki kişinin suratı var. Sağlıklı olan maskeli, hasta olan maskesiz ve altında “bulaşma ihtimali yüzde 40” yazıyor. Ortada aynı iki surat ama bu defa hasta olan maskeli, sağlıklı olan
On yıl kadar önce bir roman yazmaya teşebbüs ettiydim. Fonda Maya takviminin sonu safsatası, onun önünde bir virüs salgını… Salgının üzerine, virüsün bir biyolojik silah olduğuna dair bol miktarda komplo teorisi sosu… Esas derdim, gerçeklik hakkındaki bilgimizin gerçekliği nasıl inşa ettiği ve… Daha mühimi, o bilgi en yalın gerçekliğe, yani doğrudan kendi hayatlarımıza çarptığında, mevcut
Derya Bengi, 50’lerin, 60’ların, 70’lerin ve 80’lerin gündemini, ayrı ciltler halinde, sözlüğe benzer bir formatta, popüler kültür, özellikle de müzik üzerinden hatırlatmış. 60’lara ayrılmış olan Dünya Durmadan Dönüyor adlı cildin bir yerini rastgele açıyorum ve Transistor başlığı geliyor önümüze. Uzunca bir alıntı yapmam gerekecek. “Evin baş köşesinde, salonun merkezinde, ailenin meclisinin en saygıdeğer üyesiymişçesine kurulmuş
Nicholas Kristof’un dün tercüme etmeye çalıştığım yazısında dedikleri mühim. Ama bence dili daha mühim şeyler söylüyor. Aşikâr bir biçimde görünüyor ki, mahallesinin hıncına maruz kalmaktan, linçe uğramaktan, en azından azarlanmaktan ürküyor, tedbiri elden bırakmamaya olağanüstü ihtimam göstermek zorunda hissediyor kendisini. Paylaştığı verileri paylaştığı için adeta özür dilemesi, yarından itibaren yeniden kendisinden bekleneni yapmaya devam edeceğine
94’te ilk defa kamuoyu araştırmaları yapmaya başladığımda da gençler ile ebeveynleri arasında siyasi tercih farkları vardı. Oranları hatırlamıyorum ama belki de şimdiki kadar da büyüktüler. 70’lerde akranlarım sokakta vuruşuyorlarken de dünya düzeni hakkında ebeveynlerimizin kavrayışından çok farklı kavrayışlarımız vardı. Yani mesele, eğer meseleyi bir nesil çatışmasına indirgeyecek olursak, hiç de yeni bir şey değil. Muhtemelen
Habil ile Kabil kıssasını biliyorsunuz, iki kardeşin her birisi Allah’a birer hediye veriyorlar ve… Sadece birininki kabul ediliyor. Sadece birine iltifat ediliyor. Sadece biri muteber oluyor. Kıssaya yaslanarak, meselenin ekonomik olmadığının, itibar meselesi olduğunun çok eskiden idrak edilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ve “hepiniz eşit olmayacaksınız, bazıları daha muteber olacak, kimin daha muteber olacağı da Allah’ın takdiri,