Etiket: Entelektüel Elit

Türkiye’de İşçi Sınıfının “Bilinci”

Türkiye’de sol görünümlü partilerin ve kendisini “solcu” olarak niteleyenlerin bize anlata geldiği bir hikâye var. Bu hikâyeye göre, 1970lerde, yani sendikalar güçlüyken, işçiler politik bilince ulaşmaya başlamış, merkezin solundaki partilerin de oy oranları yükselmişti. Sonra… Malum neoliberalizm geldi, sendikaların beli büküldü ve Türkiye’de sol “çökertildi”. Türkiye’de gerçek anlamda bir “sol siyasi hareket” olmadı. Sendikacılık faaliyetlerinin

Elitler ve Karşıtları

Birgün’de Semra Kardeşoğlu, Mert Moral’le bir söyleşi yapmış. Elit karşıtlığı varmış. AKP onu kullanarak iktidara gelmiş. Kendisi elit olmuş. Elit karşıtları şimdi CHP seçmeniymiş. Zaten dünyada da böyleymiş galiba. Ama bu hal —nedense—  literatüre de aykırıymış. Neyse, siz benim özetime itibar etmeyin, okuyun. Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey Eski Zamanlarda istanbul Hayatını anlatırken iddia ediyor

Hayranlaşma

Ege Cansen Davos hakkında yazdığı yazıya başlık ararken hayranlaşma diye bir kelime icat etmiş. Aklına sağlık. Önce Cansen’in de eğlendiği hale bakalım. Mesela Singapur’da yapılacak Davos toplantısının davetini üstlenen Prens Charles ne demiş? Pandemi sonrası ekonomik düzen dayanıklı, eşitlikçi ve sürdürülebilir olmalıymış. “Yok, dayanıksız olsun” veya “eşitlikçi olmasın” veya “sürdürülemez olsun” diyenlere karşı nasıl müthiş

Kemoterapiden Kalan

Önceki gün dedim ki, “Erdoğan’a inanıyorlar, dediklerine değil”. Aynı şey değil mi? Değil. Dediklerine inanıyor olsalar, o aynı lafları başkaları dediğinde de inanmaları lazım gelirdi. Dediklerine inansalar, neredeyse aynı gün içinde yüz seksen derece döndüğünde, Erdoğan’ın peşinden ayrılmış olurlardı. Hepimiz —siz, ben, Erdoğan, Erdoğan’dan nefret edenler, Erdoğan’a bayılanlar— biliyoruz ki, defalarca test ettik ki, hal

Paradigma

Paradigma, görünür olandan dolaysızca teşhis edilebilir bir şey değil. Kendisi görünmez, adeta transparan. Mevcudiyeti ve vasıfları hakkında ancak görünür olan üzerindeki tesirleri marifetiyle çıkarımlar yapılabilecek bir şey. Böyle bakarsak, Kemalist paradigmayı altı okla, altı okun biri veya birkaçıyla irtibatlandırarak teşhis ve tespit etmek yanıltıcı olur. Paradigma, paradigma sahiplerinin ve taşıyıcılarının bile —hatta en çok onların—

Mimari

Aydın Selcen eğlenceli yazısının dipnotunda İlker Aytürk’ün Post-Post Kemalizm: Yeni Bir Paradigmayı Beklerken adlı yazısını tavsiye etmiş. Yazı gerçekten okunmaya değer, Selcen’e de Aytürk’e de teşekkürler. Aytürk’ün yazısından ihamla… (a) Geniş yığınlar, (b) entelektüel elit ve (c) siyasi elit diye üç ayrı özne varsayabiliriz diye düşünüyorum. Aytürk sanki entelektüel elitin serencamını özetlemiş gibi görünüyor ama