Etiket: Kılıçdaroğlu

CHP Orada mısın, Ses Ver!

Altı saattir CHP’den bir ses yok —veya bana ulaşmıyor. Hayırdır. Öldü mü yoksa! Hâlbuki birkaç gündür, ne güzel, CHPlilerin CHPlilere ayar verip durmasını, birbirlerinin kuyusunu kazmasını izleyip, dinleyip duruyorduk. CHP’nin hayatta olduğuna dair bir endişemiz yoktu. İronik bir biçimde, hayatta olduğuna dair bir soru işareti olmaması için CHP’nin kendisine işkence ediyor olması lazım geliyor. Şimdinin

Kılıçdaroğlu’nun Memlekete Büyük Hizmeti

CHP Kurultayı gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu kaybetti. Eğer Cumartesi günü Kılıçdaroğlu kazansaydı, bugün başka bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Başka bir CHP olacaktı. Erdoğan’ın Mart seçimlerine dair “düşünmesi gereken problemler” şimdikinden başka olacaktı. Muhtelif siyasi aktörlerin önündeki fırsatlar bugünkünden daha çok, en azından daha başka olacaktı. Filan. Kılıçdaroğlu’nun kazandığı bir Kurultay sonrası Türkiye’nin haline A diyelim. Eğer Cumartesi

Parmak Sallamanın Dayanılmaz Hazzı

Dün yazdıklarımı yazmayı daha önce düşünmüştüm ama elim klavyeye gitmemişti. Neden gitmemişti? Mevzu hakkında yeterince yazıp çizdiğimi düşünüyorum, voleybol misali üzerinden söyleyeceğim her şey tekrar olacaktı. Öncesinde yazmayı düşünmemi tetikleyen neydi? T24’te Şükran Pakkan’ın yazdığı bir yazı. Bence yazıyı okumalısınız, hanımefendi eğlenceli —İzmirli— bir üslupla yazıyor, kafası berrak. Hatta bu yazının devamını okumadan okursanız daha

NATO mu Avrasya mı?

Nişanyan’ın seçim sebebiyle Pazartesi gününe ertelediği Pazar sohbetine katılan bir genç, Kılıçdaroğlu’nun kazandığı durumda NATO’nun Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaşa sokacağını ciddi ciddi, Pentagon’daki Stratejik Planlama Toplantısından çıkıp da sohbete katılmış gibi anlatmaya başladı. Birkaç dakika sonra devrelerim yandı, videoyu kapattım. Derken, aklına ve namusuna kefil olacağım, benden bir hayli genç bir profesör okuldaşım, Kılıçdaroğlu’nın filanca

Sahtekârlık

Bazen çok akıllıymışım gibi hissediyorum. Bazen dedimse, sık sık… Mesela Süleyman, Nebati, Fahrettin, Bekir ve saire âlemin aklıyla alay edecek laflar ettiklerinde ve o laflar —ne kadar kaçsam da— bir biçimde bana ulaştığında, “oha, bu akıllarla böyle yerlere gelinebiliyorsa” diye düşüyor aklıma. Sonra pek sevdiğim bir mottoyu hatırlıyorum, “kuşlar kuş beyinlidirler, o yüzden uçabilirler.” Eh,

Teknik Bir Mesele

Hollywood’a bir proje götürseniz, 8-10 milyon dolar yatırması gerekenler yatırımı yapmadan önce “yatırdığımızın karşılığını alabilir miyiz” diye bir dizi ön test yapıyorlar. 8-10 milyon doları harcamayı göze almışlarsa, çekimleri yapıp kurguyu tamamladıktan sonra, filmi vizyona sokmadan önce yine bir grupla test ediyor, gerekirse gereken değişiklikleri yapıyorlar. Bir bisküvi firması üzerinde aylarca, belki yıllarca çalıştığı yeni

Anten

Posta kutuma bir e-posta düştü. Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini, yerine başka bir isim aday olsaydı yine vermeyecekti olduğunu söylüyordu. Çünkü sadece Kılıçdaroğlu değil esasen onu destekleyen “kesimler” Aydınlanma aklıyla malul idiler. Mesela pandemi esnasında zorbalıkla bizi evlere kapatmış, faydasız aşıları dayatmışlardı. Mesela sokak köpeklerini —ki yakında nüfusları bizim nüfusumuzu aşacaktı— bizden çok seviyor idiler (kelimelendirme benim).

“Bu Kişi Yönetime Gelse…”

Reis, adını vermeden bay bay Kemal’i kastederek… İsmini vermez tabii, o yüce ağza —üstelik oruçluyken— Kılıçdaroğlu’nun adını anmak yakışır mı? Yakışmaz! Neyse Kılıçdaroğlu’nu kastederek, “bu kişi yönetime geçse iki günde ekonomiyi yerle yeksan edecek” tespitini yapmış. Tam da bunu diyorum ben de haftalardır. Her gece yatağa girerken, “ya Kılıçdaroğlu gelirse” diye uykularım kaçıyor. Zar zor

Erdoğan vs Kılıçdaroğlu

Diyelim üçüncü katta oturuyorsunuz, tuvalet gideri tıkandı. Üst katlardan gelenler de sizin banyonuza yayılıyor. Banyodan taştı, eve yayılıyor. Tesisatçı çağırdınız. Ne yapmasını beklediğiniz belli, her şeyi eski haline getirsin. Kendisinden şairane bir şeyler beklemezsiniz yani. Benzer bir halle kırk defa karşılaşsanız, kırk ayrı tesisatçı gelse, yapıp ettiklerine bakarak hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu teşhis edebilirsiniz.

Akşener’in Akıbeti

Akşener bir iş işledi. Partisinin ideolojisinden, Akşener’in siyasi CV’sinden, masanın HDP ile iletişimine ambargo koymuş olmasından rahatsız olan kim varsa, gördüğüm kadarıyla istisnasız bir biçimde, “oh, ne iyi oldu, Akşener intihar etti” mealinde sevinç çığlıkları atıyor. Anlaşıldığı kadarıyla kendilerine son derece mantıklı görünen aritmetik işlemlerle tabloyu tahlil ediyor, Kılıçdaroğlu’nun seçimi yine de kazanabileceğini ”hesaplıyorlar”. Kaybedilirse