Adam —adı mühim değil— diyor ki mealen, imalat bandının icadıyla vasıflı işgücünün değeri düşmüş. Başkalarının yapamadığı şeyleri yapabilen “becerikli” insanların işlerini herhangi bir vasfı olmayanlar da yapabilir olunca, işgücünün sermaye karşısındaki pazarlık gücü azalmış. İma o ki, bugün yaşadığımız musibetlerin pek çoğu bu sebepten kaynaklanmış. Tespitler doğru mu? Doğru. Ama adam tarihçi. Madalyonun öteki yüzünü
Bağlantıda bir video var, oturduğu yerden, herhangi bir kumanda cihazının yardımı olmadan, bir insanın bir cihazı yönetmesinin bir misali. Kaydedilen olayın tarihi 2016. Mevzuu Musk’ın son gösterisi —Neuralink— yüzünden açtığım herhalde aşikârdır. Bağlantısını verdiğim videoyla başlayarak işaret etmeye çalıştığım şeyler ise (a) ortada çok yeni bir şeyler yok, (b) Musk bu alanda bırakın tekel filan
Choluteca Köprüsünün serencamı bize ne diyor? “Kasırga gelecek, yollar kaybolacak, nehrin yatağı değişecek, yaptığınız her şey beyhude, kasmayın” mı diyor? Bence hayır. Dediğim gibi, dört yanımız Choluteca Köprüleri ile dolu. Sadece Mısır Piramitleri, Efes, Roma yolları gibi maddi unsurlardan söz etmiyorum, mesela Mısır medeniyeti bir Choluteca Köprüsü olarak görülebilir. Antik Yunan medeniyeti de nesiler boyunca
Onur Salman demiş ki, “…70’ler 80’ler 90’lar deyince dudaklarımız titriyor, Bizimkiler‘in müziğini duymak bile göz pınarlarında hareketliliğe neden oluyor, Huysuz Virjin’in vefatı kalbimize dokunuyor, Kocaelispor’un TFF 2. Lig’e yükselmesi, Leeds United’ın 16 yıl sonra İngiltere Premier Ligi’ne çıkması dudak kaslarımızda olumlu etki yaratıyor. Velhasılıkelam mazi sürekli kalbimizde bir yara. “Tarihin en iyi futbolcularından ikisini aynı anda
Hasan sekiz, on yaşlarındaydı, köye traktör geldi. Tarlada, tapanda Hasan’a iş kalmadı. Ümit Hasan’ı tanımıyordu ama Hasanların akıbetini yakından takip ediyordu. Hasan’ın işsiz güçsüz, sebepsiz kalmasından fevkalade müteessir oldu. “Ne yapacak bu Hasanlar şimdi” diye Hasanların yerine de düşündü. Hasanların yerine düşünmekte bir tuhaflık görmedi. Okudu, düşündü. Düşündü, okudu. Bu arada Hasan okudu. Abileri tarlada,
Simon Sinek The Infinite Game adlı kitabının başlarında bir hatırasını paylaşıyor. Sinek’i, Microsoft bünyesindeki bir çalıştaya konuşmacı olarak davet ediyorlar. Çalıştayda sunuş yapan Microsoft temsilcilerinin büyük çoğunluğunun, sunuşlarının önemli bir bölümünü Apple’ı nasıl yenecekleri mevzuuna tahsis ettiklerini gözlemliyor Sinek. Bir süre sonra Apple’da benzer bir çalıştaya davet ediliyor. Oradaki sunuşlarda Microsoft hiç mevzu olmuyor. Hikâyenin
Murat Sevinç’e laf edince, en yakınlarım dâhil birçok kişi rahatsız oluyor. Seviyorlar onu. Sevsinler, ne güzel… Pide kokusundan başlayıp talaş ve tutkal kokusuna doğru seyahat ederken… “Ahşap sevgisi modaya dönüşünce işler değişmeye başladı. 1990’larda orta sınıf ahaliyi ‘antika’ merakı sardı Ankara’da. Zaten o tabaka neye merak sarsa onu berbat eder” de desin mesela. Her şeyi,
Uzun süredir —belki de hiç— vermek zorunda kalmadığı kararları vermekteki acemiliği yüzünden insanları suçlayıp, “böyle olmuyor, kararları ulema versin” demekle, “böyle olmuyor, bilim insanları versin” demek veya “böyle olmuyor, ben vereyim” demek arasında bir fark yok. Bu tür meseleler, din ile bilim, din ile karizma ve/veya bilim ile karizma arasındaki farklar vurgulanarak bilim lehine çözümleniyor
Geçende Celal, fırında para üstü beklerken, Ruşen Çakır’ın Medyascope’da Sırrı Süreyya Önder ile bir program yaptığını söyledi. Ertesi gün, “şunu bir izleyeyim” dedim, televizyonun başına oturdum. YouTube’un açılmasını beklerken, içim sıkışarak, uzaktan kumanda ile minimum tuşa basarak programa nasıl ulaşacağımı düşünüyordum ki… YouTube, Çakır ile Önder’in programını en üstte, gözüme sokarcasına, “sen bunu izlemek istersin”
Virüs dalgasının çarptığı anda pek üzerinde durulmasa da, aradan geçen süre içinde, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı neredeyse herkes tarafından idrak edildi gibi duruyor. Herkes? Pek sayılmaz. İşkilli Süleyman ve patronu mesela, patronun damadı mesela, kırılan vazonun parçalarını toplayıp restore edebileceklerini düşünüyorlarmış gibi davranıyorlar —düşünmek fiili de kendisini bu cümlede kullandığım için bana hesap