Unutmak…
Rahmetli dayım, bir gün sohbet ederken, acı gözlerini yere dikip, “benim derdim unutamamak” demişti. Hatırlamanın, üstelik de aslına uygun bir biçimde hatırlamanın en kutsal değerlerden biri olarak kabul edildiği bir kültürün içinde büyümüş biri olarak, yumruk yemiş gibi olmuştum.
Dikkat çekmek istediğim üç nokta var:
Birincisi… Belki farkındasınız, belki de değilsiniz, hatırlamak, yani unutmamak, pek de sorgulanmayan bir marifet, bir meziyet olarak görülüyor. Belki de unutmaya sevimli bir şey gibi bakılabildiğine ilk defa şimdi şahit oluyorsunuz. Ama hatırlamanın böyle prestijli bir pozisyona sahip olması evrensel değil. Hatırlamak, her yerde, her dönemde, böyle bizim yaptığımız gibi, yüksek bir değer olarak görülmüş değil. (Ve bilin ki, hiç sorgulamadan kabul ettiğiniz, balık için su neyse öyle gördüğünüz tek şey, hatırlamanın matah bir şey olduğu kabulü de değil.)
İkincisi… Aslına uygun olarak hatırlamak, öyle zannettiğiniz gibi kolay değil. Bunu sonraya bırakalım.
Üçüncü hususa gelince…
Unutmak, unutabilmek, insanoğluna bahşedilmiş en büyük bir nimetlerden biri. Evrim dediğiniz süreç, aslına bakarsanız, kesintisiz bir unutma süreci.
(İlerlemeden şunu söyleyeyim: Bir tartışmanın orta yerinde, durmaksızın evrimi yanıma almama alışık biri, “iyi ama biz insanız, tabiatın —yani evrimin— bize dayattığı her şeyi kabullenmek zorunda mıyız” mealinde bir itiraz dile getirdiydi. O gün ona cevap olarak ne yazdım, şimdi hatırlamıyorum. Ama onun duruşunu saygıdeğer buluyorum. Kendi hesabıma, evrim gibi süreçlerle dövüşmeyi çok akıllıca bulmuyorum. Yani mesela, evrim durmaksızın unutarak yol alıyorsa, evrimden ilham alarak, unutabilmeyi yedeğimizde tutmanın akıllıca olduğunu düşünüyorum. Ama insan olmaya saygıdeğer bir mana yükleyerek evrime rağmen hatırlamaya çalışmakta da saygıdeğer, kahramanca bir yan görüyorum. Saygıdeğer bulmadığım şu: İnsanın zaten tabiatı icabı, üstelik de hiç saygıdeğer olmayan tabiatı icabı hatırlamak zorunda olduğu gibi bir ezber. İnsana saygısı olmayan, ona tabiatın içinde özel bir yer açmaya çalışmak aklına bile gelmeyen birileri, hatırlamak ve unutmak üzerine hiç kafa yormadan, kendi içinde büyüdükleri şartları sanki evrenselmiş gibi kabul edip, ezbere konuşuyorlar ya, o ezberlere artık tahammül edemiyorum. Yaşlandım mı ne?)
***
Şimdi Erdoğan’a veya onu göklere çıkarmak için elinden geleni esirgemeyen zavallılara sorsanız, size, “unutmanın nesi iyi” gibi bakacaklardır. Durmadan hatırlamak, unutulanı da hatırlamak ve hatırlatmak için çaba harcıyorlar ve yaptıklarında herhangi bir tuhaflık görmüyorlar. O kadarla da kalmıyor, yaptıklarında bir tuhaflık bulunabileceği akıllarına bile gelmiyor.
Hâlbuki İslam, unutmayı açıkça destekleyen bir düşünce sistemi. Bir kabrin mesela, birkaç yılda yok olacak şekilde düzenlenmesi iyi bir şey İslam’a göre… Gelip geçiciliği neredeyse dayatan pek çok şey var İslam’ın içinde. Ve bize İslam’ın muhafızları rolü kesen birileri, son derece sığ, muhtevasız ezberlerle, modern ezberlerle iş görüyorlar. Bunlar “Batı’nın fikriyatını bırakıp tekniğini alalım” diyenlerin izinden gidip, Batı’nın fikriyatını en fikirsiz biçimde içselleştirdiler. Şimdi kendi ezberlerini fikre sayıp, âlemin çocuklarını fikirsiz diye etiketliyorlar.
***
Daha önce, toplumlar için tarih mühim dedim. Fertler için de mühim. Kendimle çelişmiyor muyum? Hayır, çelişmiyorum. Tarih mühim. Çünkü şimdi nerede olduğumuz tarihin eseri. Türler, uzun bir evrim tarihi içinde, sayısız karar noktasının her birinde bir karar vererek şimdiki formlarını aldılar. Şimdi de, her an, sayısız olabilirliklerin içinden biri oluyor. Yani her birimiz ve her tür ve her toplum, tarih içinde verilmiş kararları biriktirmiş birer varlık. O tarih yokmuş gibi davranamayız. Davrandığımızda, mesela Tom Cruise’a özenip, sokakta Tom Cruise’mişiz gibi dolaşmaya kalktığımızda, cevabını alırız. (Tom Cruise nereden çıktı diye sormazsınız di mi?) Evrim, tarihi biriktiriyor ve bugünü yapıyor. Ama olup biteni durmadan hatırlamaya kalmıyor. Ölmüş olanın, yok olanın hesabını tutmuyor. Günü geçmiş olanı, “ama bu da pek güzeldi be” deyip bir yerlerde korumaya yeltenmiyor. Unutuyor.
Size de sağlıklı unutabilmeler dilerim.