Yangın

Mahalle yanıyor.

“Beyhude üşüyorsunuz, biz sizi ısıtırız” diye sahneye çıkan zevat, şebekeye kaçak bağladığı ısıtıcılarla mahalleyi yaktı. Şebekede elektrik olduğunu, ona atılacak bir kancayla enerjinin “çalınabileceğini”, çalınan enerjiyle —başkalarının yaptığı— cihazların çalıştırılabileceğini bilince, “dünyanın şifresini çözdüklerini zanneden” kurnazlar sürüsü, işlerin bildiklerinden ibaret olmadığını çoktan fark etti. Enerjinin nasıl üretildiğini, şebekenin nasıl kurulup işletildiğini, hatların bakımının yapılması gerektiğini ve daha bir yığın şeyi bilmeden bu işlerin sürdürülemeyeceğini…

Hanidir yegâne dertleri, yangının faturasını çıkaracak bir şeytan bulmaktan ibaret zaten.

***

Belki de lüzumundan fazla iyimserim. Hâlâ farkına varmamış bile olabilirler, bir ucundan yağmaladıkları şeylerin Allah’ları tarafından onlara cennet niyetine tahsis edilmiş şeyler olmadığını. Kendisinden daha cahil birinin damadı olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan zavallı mesela, karşısına dizdiği insanlara, lise son sınıflara Ekonomiye Giriş sunuşu yapıyormuş edayla terlerken, kendisini sevimli ve esprili biriymiş gibi kazıklayabileceğini zannediyor gibiydi. “Öyle görüneyim” dediğinde, öyle görüneceğini zannediyor yani. Hâlâ… Kendisini çarnaçar dinlemek zorunda olanların en cahilinin bile, orada anlattığı şeyleri kendisinden daha iyi biliyor olduğunu bilmiyor gibiydi.

Ama zaten hedef salonda bu işkenceye mecbur edilmiş olanlar değildi, ahaliydi. Hemen hemen eşzamanlı olarak sosyal medya taarruzu başladı “Reis’ten yana mısın, Trump’tan yana mı” diye… Bu Trump denen zibidi ABD’de seçim kazandığında, “eyvah” diye iç geçirenlere “koyduk mu” edasıyla saldıranlar da aynı ücretli hesaplar ve köşelerdi. Kafataslarının içindeki doku ancak ikiye kadar saymaya yetiyor, malum. Ahaliye de “Trump’ı tercih etmeyeceksiniz herhalde, o halde Reis’in size musallat ettiği belalar evladır” demek gerekiyordu, üstlerine düşeni bihakkın yerine getirdiler.

***

Meselemiz bunlar değil.

Yani elbette Allah’ını Dolara eşitlemiş —sonra da onu Dolar’a mağlup etmiş— bir zavallının elinde bu ölçüde güç birikmiş olması, kendisinin damadı olmaktan gayrı bir vasfı olmayan bir küstah zavallıyı ekonominin başına getirmiş olması filan… Hepsi büyük meseleler. Büyük dertler ama…

Mahalle yanıyor.

CHP saçını tarıyor. Akşener saçını tarıyor.

Liranın bir günde yüzde yirmi değer kaybettiği gün boyunca, CHP cenahında yegâne problem, Kılıçdaroğlu adlı koltuk sevdalısının, kendi koltuğu dışındaki koltukları kimlere bahşedeceği idi. Böyle bir iktidar ve böyle bir ana muhalefetin boşlukla doldurduğu boşlukta nereye isterse oturabilecek olan Akşener de… İktidarı meşrulaştıracak boş laflarla doldurdu boşluğu.

Mesele hiç karmaşık değil. Birileri, nesiller boyu çalışarak, bir yerlerde devasa santraller kurdu —aralarında öyle veya böyle bizim babalarımız, dedelerimiz de vardı. Birileri enerjiyi üretti, birileri her geçen yıl genişleyen dağıtım ağlarını kurdu, yaygınlaştırdı —bir ucundan bize de bir takım işler düştü, katıldık. Rizeli kafasıyla, bir kanca atıp “çalınan” enerji öyle hiçlikten kendi kendine üreyen, hudayinabit bir şey değil. O kancayı attığınız yere de kendi kendine geliyor değil. Eh, size öyle görünüyorsa…

Ne diyeyim?

“Sizin Allah’ınız” bile razı gelmez bu işe. Gelmedi bak.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin