Yunus Emre

8. Madde depremi veya 17. Maddenin akıbeti Türkiye’yi değiştirecek mi? Şüphesiz değiştirecek. Türkiye’nin istikbalinin şöyle değil de böyle olmasında, Meclisteki oylamaların mutlaka tesiri olacak.

Eskişehir’de Yunus Emre Haftası kutlanıyor. Yunus Emre Haftası kutlamalarının, bırakın Türkiye’nin istikbaline, Eskişehir’e bir etkisi olacak mı? Zor görünüyor. Hâlbuki Yunus Emre’nin mirası, eğer doğru dürüst değerlendirilebilse, dünyayı bile değiştirebilir.

***

Siyasi anketler tasarlayıp uyguladığım dönemde, üzerinde mutabık olduğumuz tarihi şahsiyetlerin kimler olduğunu da bir ara ölçmüştüm. Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli, Karacaoğlan, Mimar Sinan ve Fatih Mehmet öne çıkan isimlerdi.

Bu altı ismin, Anadolu’nun duygu ve düşünce iklimini biçimlendiren üçü, hemen hemen aynı dönemlerde yaşamış. Bu tarihsel çakışma size tuhaf gelmiyor mu? Bana çocukluğumdan beri hep tuhaf görünmüştü. Anadolu’nun 13. Yüzyılını doğru dürüst analiz eden tarih kitapları arayadurdum, bu çakışmayı anlamama belki yardımcı olur diye. Ama, tahmin ettiniz siz onu, bulamadım.

***

Kendi özel ilgilerim beni, tekrar tekrar Platon’a getiriyor. Platon’un diyaloglarının önemli bir bölümünü okuduğum gibi, Platon hakkında bir yığın şey de okudum. Neredeyse her yıl, Platon hakkında ortalama iki kitap okuyorum. Okuduklarım da genellikle o yıl yayınlanmış kitaplar oluyor. Hepsinden faydalanıyorum, amenna. Ama her defasında, eğer Platon bu kitapları okuma imkânı bulsaydı, “vay canına, ben neler demişim böyle” derdi diye de, gülümseyerek düşünüyorum.

Platon hakkında yazanlar, daha önce yazılmış olanları tekrarlayıp durmuyor. Aslında Platon’u değil, kendi düşünce macerasını anlatıyor çünkü. Kimse, “vay sen Platon’dan yola çıkıp böyle alakasız yerlere nasıl yelken açarsın” diye kıyametler de koparmıyor.

Demem o ki, benim tekrar tekrar Platon’a dönmeme yol açan şey Platon’un kendi yaptıklarından ibaret değil. Platon’un düşüncesi etrafında yapılan kazılar zenginleştiriyor Platon’un mirasını. Tıpkı bu topraklarda, Mevlana’ya, Yunus Emre’ye bir vakitler düşülmüş olan şerhlerin onları zenginleştirmesi gibi. Üzerinde düşündüğünüz, onu yeniden yorumladığınız insanlar büyüyor. Papağan gibi, hiç düşünmeden, hakkında aynı teraneyi tekrarlayıp durduğunuz insanlar değil.

Anadolu’nun 13. Yüzyılı hakkında, Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus hakkında düşünsek, zenginleşeceğiz. Üzerinde düşündüğümüz insanların hakkını da ödemiş olabileceğiz.

***

8. veya 17. Maddeler, hiç şüpheniz olmasın ki mühim. Ama bana hep şöyle görünüyor: Dededen kalma koca koca yalılarımız var. Hepsi harabe. Hiçbirinin bakımını, onarımını yapmak için parmağımızı oynatmıyoruz. Sonra, oturduğumuz derme çatma kira evinin kirasını denkleştireceğiz diye, evin sakinleri olarak, her ayın başında birbirimize giriyoruz. Ötekinin cebindeki üç beş kuruşu da alalım, bu ayı da atlatalım, sonrası Allah kerim.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin