Korku

Melo Kupa finalinden sonraki törende Demirören’in elini sıkmamış. Elini sıkmadığı adam —biliyorsunuz ama yine de hatırlatmak gerekiyor— Federasyon Başkanı. Kendisini tebrik etmeye teşebbüs eden sokaktaki manav değil.

Melo, dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir protestoya cesaret edebilir mi? Elbette edemez. Ama Türkiye’de edebiliyor. Melo malum, ama sözünü ettiğimiz terbiyesizliğin faturasını Melo’ya çıkarmak haksızlık olur. Neticede, elini sıkmadığı adam, Federasyon Başkanlığı makamını bu kadar hafifletti işte.

Daha önce Beşiktaş’ın itibarını yerle yeksan ettiydi. Mükafat olarak Türkiye Futbol Federasyonunun itibarını bozuk para gibi harcama fırsatı sağlandı kendisine.

Yazık.

***

Zat-ı şahaneleri, biliyorsunuz işte, sezonun bitimine bir ay kala, apar topar bir Passolig uygulaması icat etti. Anlaşılan o ki, mahkeme uygulamayı durduracak. Sadece iki haftalık uygulamanın ardından… Ama dert değil. Demirören ve onu orada tutanlar muratlarına erdiler. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini neredeyse seyircisiz oynattılar. Seyircisiz, yani muhalefetsiz.

Bunca rezillik, zaten sadece bu sebeple göze alınmıştı. Bu kadar korkaklar. Hem Demirören hem de ondan Federasyon Başkanı imal edenler, işte bu kadar korkaklar. Korkudan ne yapacaklarını şaşırıyor, akla hayale sığmayacak zırvalıklar imal ediyorlar.

Sonra Melo geliyor işte, kameraların önünde pas geçiyor Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğunu işgal eden adamı.

O havada kalan el eğer sade bir vatandaşın eli olsaydı umursamayabilirdik. Yüzünün kızarıp kızarmayacağı kendi bileceği işti. Ama şimdi hepimizin yüzü kızardı.

Yani yüzü kızarabilenlerin, elbette.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin