Erdoğan, uçaktaki müptezeller karşısında yine gürlemiş, malumunuz: “Bu şahıs, dünyanın en şerefli, en mert ordusuna dil uzatmanın cezasını hukuk önünde alacaktır.” Biliyorsunuzdur muhtemelen, bahsi geçen şahıs, Sezgin Tanrıkulu. Dünyanın en şerefli, en mert ordusunun, terörle mücadele kisvesi içinde işlediği işlerin bir bölümünü dile getirdiği için bu şiddete hedef oluyor. Ben Erdoğan’ın yanındayım, dünyanın en şerefli,
Dün yazdıklarımı yazmayı daha önce düşünmüştüm ama elim klavyeye gitmemişti. Neden gitmemişti? Mevzu hakkında yeterince yazıp çizdiğimi düşünüyorum, voleybol misali üzerinden söyleyeceğim her şey tekrar olacaktı. Öncesinde yazmayı düşünmemi tetikleyen neydi? T24’te Şükran Pakkan’ın yazdığı bir yazı. Bence yazıyı okumalısınız, hanımefendi eğlenceli —İzmirli— bir üslupla yazıyor, kafası berrak. Hatta bu yazının devamını okumadan okursanız daha
Bir önceki yazımın ardından Ekşi Sözlük’te jsm “nick”li bir yazar, benim için şöyle yazmış: “seçim süreci ve sonrasındaki yayınlarında, konudan bağımsız olarak, iktidar partisinin türk siyasine kazandırdığı retorikten oldukça faydalanmaya başlamış olan yazar ve düşünür. “yayınlarında sürekli bağırıyor, sinirleniyor ve duygusallaşıyor. bu toplumu oluşturan bir birey olarak duygusallığı kenara bırakıp ülke siyaseti ve toplumu hakkında
Freddy de Boer namında bir şahıs, Turchin’in “aşırı elit üretimi” (elite overproduction) kavramının son yıllarda büyük ilgi gördüğünü tespit etmiş ve derin vukufuyla meseleye el atmış. Serbestiyet de bu nadide şahsiyetin derin fikirlerini tercüme ederek bizimle paylaşmış. İyi yapmışlar, ellerine sağlık. Mevzu hemen bütün sektörleri alakadar etse de, derin fikirli yazarımız meselenin içerik üreticiliği ekonomisiyle
Ertuğrul Özkök yine küçücük simgelerden devasa çıkarımlar yapmış. Benim de yine itirazım var. Birincisi… Bir düşünce deneyi yapalım. Feyza Erbaş’ın malum paylaşımını o değil de mesela “modern” —ve istikbal vadeden— bir dizi oyuncusu yapmış olsaydı, sizce Feyza Erbaş’ın aldığından daha farklı tepkiler mi alacaktı? Bence hayır. Millet burnundan soluyor, iktisadi durumun toplu taşıma ücretleri üzerinden
Netflix’te geçen yıl gösterime girmiş Nothing Lasts Forever adlı bir belgesele denk geldim. Elmas endüstrisinin yaslandığı yalanlar ve baş etmeye çalıştığı gerçekler hakkında bir belgesel. Elmasın ne menem bir şey olduğunu bilmiyor değildim. Kimyasal olarak da, nasıl pazarlandığı hakkında da az çok bilgi sahibiydim yani. Bir yandan da çok erken yaşlarımdan beri, “neden sentetik olarak
Ağır bir seçim yenilgisinden sonra, hele “bu defa tamam galiba” duygusuyla aylarca yaşadıktan sonra yenilince, yenilginin acısını soylulukla hafifletmeye çalışmakta anlaşılmaz bir şey yok. Dolayısıyla “biz demokrasi istiyorduk, olmadı” filan geyiklerinin sebepsiz olmadığını biliyorum. Ama demokrasi, kurumlar filan gibi kavramların merhem niyetine tüketilmesine de içim razı gelmiyor. Karşınızda demokrasi istemeyen bir 52’nin olduğunu varsayıyorsanız, denklemi
Anlaşılan o ki, Türkiye diye bir ülke varmış. O ülkede “demokrasi berbat bir şey” diyen insanlar siyasi iktidarı yirmi yıl kadar önce ele geçirmişler. Ancak nedense mütemadiyen seçim yapıp duruyorlarmış. Derken “ille de demokrasi, demokrasi olmazsa olmaz” diyenlerin canına tak etmiş, farklı partilere mensup olsalar da, farklı yönelimlere sahip olsalar da bir araya gelmişler. Ve…
Nişanyan’ın seçim sebebiyle Pazartesi gününe ertelediği Pazar sohbetine katılan bir genç, Kılıçdaroğlu’nun kazandığı durumda NATO’nun Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaşa sokacağını ciddi ciddi, Pentagon’daki Stratejik Planlama Toplantısından çıkıp da sohbete katılmış gibi anlatmaya başladı. Birkaç dakika sonra devrelerim yandı, videoyu kapattım. Derken, aklına ve namusuna kefil olacağım, benden bir hayli genç bir profesör okuldaşım, Kılıçdaroğlu’nın filanca
Sandık sonuçlarını beklerken size bir kıyak yapayım, muhalifseniz de, muvafıksanız da fazla ümitlenmeyin. Aşağıdaki grafikte 2017 Referandumundaki Evet oyları ile 2018 ve 14 Mayıs seçimlerinde Erdoğan’a çıkan oyların illere göre dağılımı görülüyor. Veriler 2018 seçimlerinde Erdoğan’ın aldığı oylara göre azalan sırada sıralanmış. Grafikten de görüldüğü gibi, Erdoğan hemen her ilde 2018’den 2023’e oy kaybetmiş ama