Yılbaşını Kim Kutlar?

Türkiye’nin bir yılbaşı “meselesi” hep vardı.
Olmalı mı, olmamalı mı, benim aklımın ereceği işler değil. Olması ne manaya geliyordu hususunda ise iyi kötü bir fikrim var. Geçende bir videonun altına bir izleyici, “yeter artık sekülerle vurmayın, YTÜ bahçesinde yaşananların farkında değil misiniz” mealinde bir itirazda bulunmuş ve ben de bir başka videoda, diyeceklerimi bu “misal” üzerinden demeye çalıştım. “Herhalde beceremedim” diyebilirdim ama bahse konu olan videonun altına gelen yorumlar, esasen, söylediklerimi teyit ediyor.
Türkiye’nin bir yılbaşı “meselesi” hep vardı. Şimdi yaşananların o meseleyle uzaktan, yakından akrabalığı yok. 31 Aralık gecesi yeni yılın gelişini “kutlama” işinden çok farklı bir şeyler var. Önce Noel geldi, çaktırmadan. Arkasından Halloween… Gelir a, beni hiç alakadar etmez. Ama böyle bir “gelişme” var. Yokmuş gibi yapıp, “Müslüman yılbaşı kutlar mı” filan gibi “masum” tartışmalara girmek… En azından ayıp. “Ayıp” kelimesinin manasını bilenler için söylüyorum.
Neden geldi Noel, kime geldi, aslında sözünü ettiğim videonun altındaki itirazdan apaçık görünüyor. Birileri, Erdoğan’a oy veren kitlenin damarına basmak istiyor. Daha doğrusu başka herhangi bir önceliği yok. “Onlar” Erdoğan’a oy veriyorlar, çünkü dindarlar. O halde kendimizi onlardan “ayırmak” için… Bulduk, Noel, sonra Halloween… Biz kimiz? Sekülerleriz.
Bu işi işleyenler, sonra dönüp, “ne var yani, biraz eğlenmekte ne zarar var” veya “neşemizi çok görüyorsunuz” mealinde laflar ediyorlar. Ben de sordum videoda, neden mesela Çinlilerin, İranlıların eğlendikleri günlerde değil de özellikle bugünlerde eğleniyorsunuz?
Devam etmeden bir defa daha vurgulayayım, herkesin keyfi bilir, istediği zaman eğlenebilir. Ama eğer yirmi yıl önce eğlence veya neşe ihtiyacı Noel ve Halloween gibi bahanelerle karşılanmazken şimdi “özellikle” bu bahaneler seçiliyorsa, bunun bir manası var. Mevzu YTÜ bahçesinde yaşananlar değil yani, mevzu dünyada var olan çok sayıda bahçenin sadece birinden çiçekler seçilip memlekete ithal edilmesi. Bu zaten sürüp giden bir süreçti.
Demek ki, “ne var yani, eğleniyoruz” diyenler ya aptal veya beni aptal yerine koymaya çalışıyorlar. Kendi hesabıma “her ikisi de” diyorum. Aptallar, çünkü eğer dertleri eğlenmek ise ve eğlenmek için Noel, Halloween gibi bahaneler ithal etmekten başka bir şeyler akıl edemiyor iseler, hayal güçleri ve zekâları hiç de övünülecek seviyede değil demektir. Eğer esas dertleri eğlenmek değil de, benim iddia ettiğim gibi “öteki”nden farklılaşmak ise, iki defa aptallar. Birincisi, “öteki”nin ayırt edici vasfı dindarlığı değil. Zaten yapılan yorumlarda da işaret edildiği gibi, başörtülü kadınlar da Noel ağaçlarının önünde fotoğraf çektiriyor, parayı bulan başkaları çocuklarının cinsiyetinin belirlenmesi gibi bahanelerle partiler düzenliyor, filan. İkincisi, “öteki”nden farklılaşmak için yaptıkları her hamle Erdoğan rejimini tahkim ediyor.
Bütün bu yaşananlar yeni şeyler değil, malzemesi değişmiş gibi görünse de aynı yavan ekmeği yiyip duruyoruz. Aptallar, ötekilere “aptal” deyip kendilerinden memnun olmayı sürdürüyorlar. Bu tatmini yaşayabilmek için memleketin yangın yerine dönmesi umurlarında değil. Filan.
Ama hazmetmekte zorlandığım başka bir şey var. Memlekete Noel gibi Halloween gibi ithalatı yapan zibidiler, bir yandan da, Amerikan kültür emperyalizminden, Batı kapitalizminin dünyayı tektipleştirmesinden, yerel kültürlerin yok olmasından en çok şikâyet edenler olmuyor mu, elimde değil, bütün sigortalarım atıyor. Çıkıp dersin ki, “ben küreselciyim, küreselcilikten anladığım dünyanın tektipleşmesidir, mevcutlar içinde bütün dünyaya yayılma potansiyeli en yüksek olan hâlâ Batılı olandır, dolayısıyla Noel’in, Halloween’in evrenselleşmesi için…” filan, tek laf edersem namerdim.
Derdiniz eğlenmek, neşe filan değil. Kendinizi aldatıyorsanız, ahmaksınız. Yegâne derdiniz, kendilerine sayısız biçimsiz sıfat yakıştırdığınız kitlelerden farklıymışsınız gibi görünmek. Hâlbuki zerre miskal farkınız yok. Onlar kadar aptal, onlar kadar kıyıcı, onlar kadar acizsiniz. Tam bir koyun sürüsüsünüz, “hadi ötekilerden farklılaşmak için şimdi Noel süslemeleri yapacağız” dendiğinde, sürü halinde sürükleniyorsunuz.
Böyle bir memlekette ne kadar mümkünse, herkese o kadar iyi bir yıl temenni ediyorum.
Yazarın bu kış da dünyayı ve Türkiye’yi okuyamama hastalığı nüksetti anlaşılan, kendisinin hoşgörü sınırlarını iktidarın kıyma makinasına dönüşmüş yargı organı önünde zorlamamak adına anonim olarak yazıyorum, diğer okuyucular yazdıklarımı tamamen anlayamasa da kendisinin anlayacağını umuyorum. Ukrayna azıcık Batı’ya yanaştığına “Batı nebulasına karışmak istediği”nden bahseden yazar yine yılbaşı kutlayan sekülerlere çatma ihtiyacı hissetmiş. Yılbaşı/Noel ağaçları Türkiye’ye son 10 yılda gelmedi. TRT’de veya yılbaşında kanallardaki programların bayatlığından toplum mecburen eğlenmek için kendi imkanlarıyla ve nispeten ucuz ancak bir araya gelebileceği etkinlikler seçiyor. Dışarıdaki insanların algısı doğal olarak sınırlı, Netflixteki farklı ülke yapımları ve Asya dizisi furyasını saymazsak toplumun Batı dışı yabancı kültürlere dair hiçbir fikri yok. Haliyle tabii ki başka kültürler ne yapıyorsa onu alacak. Bu yılbaşı ağacı süslemenin de Halloween’in de Marteniçka’nın da eleştirilecek yanları vardır ancak hepsinin kökeni aynı ve hiçbiri Erdoğan’ı veya destekçilerini kudurtmak değil, insanlar basitçe eğlenmek istiyor, seküler, dindar, laik her ne derseniz deyin. 20 yaşındaki üniversiteli çocukların değil yılbaşı ağacı meselesinde hayatlarının kalan yıllarında iktidarın ekonomi politikası yüzünden günyüzü görmeme ihtimalleri çok yüksek, bunları dert edinip yazacağına yine kolaya kaçmış yine sekülerlere sallamışsın, iyice kabak tadı verdin bırak bu işleri.
“Birileri, Erdoğan’a oy veren kitlenin damarına basmak istiyor” benim için yeni ve tabii ki çook doğru bir yorum.
Bir ateist olarak yıllarca çoğunlukla AKP’ye oy verdim. Özgür Özel beni CHP’ye ikna etti, ediyor. Ama “sekülerler”in inatlaşma tavrını gördükçe “bu eski tüfek CHP’lilere Özgür Özel hakim olamaz” diye sinirlenip tekrar AKP’ye dönesim geliyor.