82’de Ne Yaptın Baba?
82 Anayasasının oylandığı tarihlerde, Ankara’da okurken Eskişehir’de çalışmaya başlamıştım. Eskişehir’de henüz ev tutmamıştım, dayımlarda ikamet ediyordum. Referandum günü öğleye doğru, sandığa gitmek üzere evden çıktık. Dayım zarfların hileli olduğunu çoktan haber almıştı. Hayır oyu verenlerin tespit edildiğini söyleyip, nazikçe dikkatimi çekti. Evinde bir skandala şahit olmak, kız kardeşine mahcup olmak istemiyordu haklı olarak. Birkaç gün boyunca, gece yarılarına kadar, gizlemeye çalışsa da, kulağı sokakta, postal sesi bekledi. Zarflar sahiden dediği gibiydi, o da fark etmişti kullandığım oyun rengini.
Evet, 82 Anayasa oylamasında korku önemli bir faktördü. Ama o kadar da değil.
Mesele şu ki, dayım benden daha sağduyuluydu. Anayasa kazara reddedilse, memlekete nizam vermiş olan zevattan kurtulmanın gecikeceğini biliyordu. Oyladığı şey Anayasa filan değildi. Evren ve şürekâsı gitsin mi gitmesin mi konusundaki tercihini ifade ettiğini biliyordu.
***
Çok zaman oldu, dergiyi tam olarak hatırlamıyorum. Stern olabilir. Almanya’da yapılan bir referandum veya seçimle ilgili olarak şahane bir kapak yapmıştı. Bir mühür, vurulduğu kâğıdın hemen üzerine yatırılmıştı. Mührün bize dönük olan yüzünde “Ja” ibaresi okunuyordu. Ancak kâğıtta bıraktığı iz “Nein” idi.
1982 referandumunda olan biteni en iyi anlatan şey, bence, kendisiyle hiç alakası olmayan bu kapaktı. Dayım ve memleketin kahir ekseriyeti, askeri rejimin devamına “Nein” demek kastıyla Anayasaya “Ja” demişlerdi.
***
Birkaç yıl önce üniversiteden genç bir arkadaşla Ankara’da dolaşırken, “şurada şöyle olmuştu, burada başımıza şu gelmişti” diye anlatıyordum. Delikanlı birden, “hocam, nasıl katlandınız” diye sordu. Şaşırdım. 80 öncesinde yaşadığım hayat, yaşarken de katlanılmaz görünmüyordu. Şimdi hatırlayıp anlatırken de katlanılmaz görünmüyor. Ama birden fark ettim, aynı şartları kızım yaşasa tahammül etmek olacak iş değildi. “Zor olan bizim yaşadıklarımız değildi,” dedim, “annelerimizin, babalarımızın yaşadıkları zordu.”
Onlar kahraman bir nesildi. Çocukları kendileri gibi olmasın diye, katlanılması en zor olan şeye katlandılar. Kahrı onlar çekmişlerdi, Anayasaya evet oyunu onlar verdiler.
Muratlarına erdiler, çocukları kendileri gibi olmadı. O çocuklar bir gazetede köşe, televizyonlarda program, üniversitelerde kürsü ve saire sahibi oldular. Analarına, babalarına “Anayasaya neden evet dedin” diye sormaya tenezzül bile etmeden, toplumu faşistlikle, askeri rejim destekçiliğiyle, aymazlıkla yargılayıp, mahkûm ettiler. Şimdi, aradan neredeyse otuz yıl geçtiği halde, 1982’de aslında neyin oylandığını hâlâ anlamış görünmüyorlar. Ama kostaklanarak âleme akıl, gençlere tarih dersi vermekten geri kalmıyorlar. İçinde yaşadıkları ama meraksızlıkları yüzünden şahidi olamadıkları dönem hakkında ileri geri konuşuyor, yazıyorlar.
Ben de tarihe not düşeyim dedim. Onların aşağılamalarına yıllardır sessizce, kalenderce tahammül eden anne babaları, onların hâlâ anlamamış olduklarını, daha o saat anlamışlardı.
***
Yanlış anlaşılmasın, 80 öncesinde yaptığım tercihlerin de, 82’de kullandığım oyun da arkasındayım. Ama benim tercihimden başka tercihler yaptılar diye milleti aşağılamak da aklıma gelmez.
Cemalettin N. TAŞCI