Anlaşalım

Şimdi peşinen anlaşalım: “Putin beni aldattı” demek yok.

Tez vakitte Batı medyasına, muhtemelen Rusların servis edeceği, “Türkler Afrin’de şu kadar sivil öldürdü” haberleri, trajik fotoğraflar eşliğinde düşmeye başlarsa, TSK uçaklarının Afrin semalarında gösteri yapmasına ve keyfi bombalamalara artık izin verilmeyeceği ilan edilirse… “Aha, görüyorsunuz emperyalist güçler Türkiye’nin şahlanışını hazmedemediler” demek yok. Eğer Rusya ve/veya ABD izin vermediğinde keyfinizce Kürt öldüremiyorsanız, demektir ki, tadını çıkarmakta olduğunuz ziyafet onların size lütfettikleri bir ziyafettir. İzne tabi şahlanma, şahlanma değildir yani. Emperyalistlere rağmen bir şey yapmış değilsinizdir, yaptığınızı onların maşası olarak, onlar öyle yapmanızı istediği için yapmışsınız demektir.

İlaveten, Soner Yalçın, Yılmaz Özdil gibi zevatla da peşinen anlaşalım: “Bu savaş Erdoğan’ın savaşı değil, antiemperyalist Türk milletinin emperyalizme karşı savaşıydı, Erdoğan onu sulandırdı” filan demek yok.

Bu savaş, başından itibaren, emperyalistlerin çizdiği sınırlar içinde, onların gönlünden kopan kadar Kürdün Erdoğan’a kurban edilmesinden ibaret bir rezillikti. Her biriniz bir yığın günahsız insanı “yetmez ama evetçiler” diye yaftalayıp, yıllardır köşelerinizde çiğneyip durdunuz. Sizin bugün yaptığınız, yıllardır dilinize doladığınız o insanların yaptıkları ile kategorik olarak aynı şey. Onlar da Erdoğan’a karşı oldukları halde ona destek vermişler, sizinle ters düşmüşlerdi. Şimdi de siz, güya Erdoğan’a karşı olduğunuz halde ona destek verip, birileriyle ters düşüyorsunuz. Ama “yetmez ama evetçiler” ile aranızda gizlenemez bir fark da var. Onların hiç değilse “analar ağlamasın” gibi insani bir amaçları vardı. Sizinkinin farkını ben söylemeyeyim, siz bulun —ipucu “insani” kelimesi, sizinki onunla zıt anlamlı bir şey olacak yani.

İlaveten, “ama işte bak yine bir tutarsızlık buldum” diye ellerinde birtakım kâğıtlar sallayarak Mecliste basın toplantıları düzenlemekle muhalefet yapıyor gibi görünen soytarılarla anlaşalım: “Gördünüz işte, bunu Putin de aldattı, herkes aldatıyor” filan demek yok. “Harekâta desteğimiz tam, ama Afrin şehir merkezine girilmesin” filan türünden manasızlıkları yumurtladığınız yerinizden makul bir laf çıkartamayacaksanız, susun.

Nihayet, herkesle peşinen anlaşalım: Eğer tez zamanda Türkiye kös kös, kuyruğunu sıkıştırıp, arkasına baka baka Afrin’den çıkmak, Afrin’i Esad’a teslim etmek zorunda kalmazsa… Ben susacağım. Susmadan önce, eğer o vakte kadar yaşayacak olursam, herkesten özür de dilerim.

Tamam mı? Anlaştık mı?

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin