Aramakla Bulunmaz…
Televizyonla pek aram yok. Ama geçen akşam kanallar arasında zıplarken Sky Türk’te Enver Arseven’e denk gelince durakladım. Programın misafiri Hilmi Yavuz bir hayli gergindi. Arseven köşeye sıkıştırma niyeti taşımadığını ne kadar söylese de kâr etmedi. En azından benim seyrettiğim süre boyunca Yavuz, kalkanlarını hiç indirmedi.
Arseven’in ve Yavuz’un iletişim kuramazlıkları görülmeye değerdi ve memleketin hali hakkında çok ipucu taşıyor. Yaygın bir dert olduğunu da biliyoruz. Bir yığın veçhesi var meselenin. Mesela Yavuz Kemalistlerin değişime karşı çıktıklarını ve tarihte kalmış bir dönemi dondurmaya çalıştıklarını söylediğinde Arseven, “her değişim gelişme midir” mealinde bir soru sordu. Bu muammayı halledebildiler mi, bir fikrim yok. Çünkü bu soruyu işitince, ben de kendimi Hilmi Yavuz gibi hissettim ve televizyonu kapattım.
Arif Nihat’ın, yanlış hatırlamıyorsam “asil soruların cevaba ihtiyacı yoktur” gibi bir aforizması vardı. Sorunun asili nasıl olur bilmem de, Arseven’in “her değişim gelişme midir” sorusunun bu kategoriye girdiğini zannetmiyorum. Yine de bir cevaba ihtiyacı olmadığına kefilim. Dahası, bu soruya kimsenin “evet, öyledir” diye cevap veremeyeceğini Arseven’in de bildiğinden şüphem yok.
O halde?
Arseven’in sorusu ilk bakışta çok akıllıca görünüyor. Eğer her değişimin gelişme olmadığında mutabıksak, bir adım daha atarız. Hangi değişimler gelişmedir, alt alta dizeriz. Herkes de o değişimleri destekler yani.
Mesele şu ki, bir değişimin gelişme olup olmadığı, o değişim gerçekleşmeden bilinemez. Gerçekleştikten sonra bilinebilir mi? Bazen ve kısmen.
Avcı toplayıcılıktan yerleşik tarıma geçiş bir değişimdir. Gelişme midir? Ben de dâhil büyük çoğunluk için evet. Ama aksini düşünenlere de rastladım, yabana atılmayacak gerekçeleri vardı. Demokrat Parti’nin iktidara gelişi bir değişimdir. Gelişme midir? Kimine sorarsanız evet, kimine göre hayır. Bülent Ersoy’un cinsiyet değiştirmesini geçelim, tarzını değiştirip arabesk söylemeye başlaması bir değişimdir. Bana göre asla bir gelişme değil ama CD’lere yığınla para ödeyenler herhalde başka türlü düşünüyordur.
Yani gelişme kavramı zaruri olarak değer yargısı ihtiva eder. Değişim etmeyebilir. Ama asıl mesele bu değil. Tekrarlayayım: Herhangi bir değişimin gelişme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, o değişim gerçekleşmeden önce asla bilinemez. Dolayısıyla gelişme garantisi olan değişim arayışı, pratikte, değişimi sonsuza kadar ertelemenin Türkçesidir.
Böyle davrananlar sadece Kemalistler olsaydı, o kadar dert etmeye de değmezdi. Kaç kişiler ki, pekâlâ sırtımızda taşıyabilirdik. Ama bütün siyasi hareketlerin bir asrısaadeti var ve hepsi kendi altın çağlarını ihya edip, sonra da değişim ihtimalini iptal etmeyi hayal ediyorlar.
Bence Beyazıd Bestami, yüzlerce yıl önce bu hesabı kapatmış, “aramakla bulunmaz ama bulanlar ancak arayanlardır” diyerek. Ne bulacağınızı biliyorsanız, o aramak değildir. Ayrıca aslolan bulmak da değil, aramaktır. İnsan bulduğu için değil, aradığı için insan olur. Ve Türkiye’de aramak ikinci bir emre kadar yasaktır.
Cemalettin N. TAŞCI