Aritmetik Bilmekle…
Bir artı bir, iki etmiyormuş.
Aritmetik kitaplarında ediyor. Ama sadece oralarda ediyor. Okuduğu üç beş kitaptan öğrendiğini gerçeklikle sınamaya hiç ihtiyaç duymayan, sınıfında birkaç kişiden fazla not aldı diye imtiyaz talep edenler anlamak istemese de, sosyal olaylarda aritmetiğin hiç karşılığı yok. Sarı bir ile kırmızı bir toplanınca başka, mavi bir toplanınca başka mesela. Kaldı ki sarı bir ile kırmızı biri toplayınca, bir yandan turuncu beş, öte yandan yeşil 0,5 de edebiliyor.
Öyle 30 Mart’taki CHP oyları ile MHP oylarını toplayarak olmuyor bu işler.
Ama 30 Mart’ta Ankara’da olmuştu?
Eh, Gökçek’le değil, Erdoğan’la yarışıyorsunuz. Ama asıl mühimi, İhsanoğlu Mansur Yavaş değil. Aralarında çok fark var. Birincisi şu: Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu’ndan ve Bahçeli’den bıkkınlık getirmiş olanlar için bir alternatif olabilir. İhsanoğlu böyle bir potansiyele sahip değil. Risk yoksa yani, fırsat da yok.
***
Görünen o ki, Erdoğan AKP Kongresini, Köşke çıkmadan toplayacak. Yani Gül’ün —Cumhurbaşkanı olduğu için— aday olamayacağı bir tarihte. Sonra Partinin Genel Başkanı Başbakan olacak. Seçime yakın Gül hamle yapsa da, büyük ihtimal, topu alamayacak.
Gül bir hafta önce Cumhurbaşkanlığından istifa ederse ne olur? Kongreyi rahat alır. Erdoğan Gül’ün tarif ettiği sınırlar içinde oynamak zorunda kalır. Ama Gül risk alamayacak. Bu işi yapamayacak. Sonra? Sonra da işte Erdoğan’ın ne kadar güçlü olduğunu, nasıl sınırlanamaz olduğunu filan konuşacağız bilmem ne kadar süreyle.
Öyle olsa yine iyi. Ahalinin ne kadar aymaz olduğunu, iki sayıyı toplamayı bile bilmediğini konuşup duracağız.
***
Ege Cansen, yıllar önce bir televizyon programında, insanları otoburlar ve etoburlar diye ikiye ayırmıştı. Otoburlar dediği, bir maaşa talim edenlerdi. Gelirleri orada öyle garanti altındaydı. Kalkıp şöyle birkaç adım atmakla karınlarını doyuruyor, sonra uzanıp geviş getiriyorlardı. Etoburlar ise müteşebbislerdi. Her an tetikte olmaları gerekiyordu. Bir av yakaladılar mı, karınlarını o an için değil, mesela bir hafta için doyurmak zorundalardı. Sonra uzun süre av bulamayabilirlerdi. Ve saire…
Türk politika sistemi, sahadaki şahıslar etobur olduklarından, sadece kendileri düşündüklerinden aksamıyor. Sahnedeki hemen herkes memur zihniyetli olduğundan, kendilerine vazife tevdi edilsin diye beklediklerinden aksıyor. Herkes otobur, bir tek Erdoğan etobur. O da herkesi birer birer avlıyor.
Sonra derin fikirli okumuş çocuklar, ahali hakkında, derin aritmetik bilgileriyle, derin analizler yapıyorlar.