Aydınlanma Aklı
Savulun, Aydınlanma aklı deyip durduğum şeyi tarif etmeye başlayacağım.
Şaka… Onu, efradını cami ağyarını mani bir biçimde tarif edebilmek için çok uğraştım. Beceremedim. Şimdi de becerebileceğimi zannetmiyorum. Ama görünce teşhis ve ihbar edilmesi için uygun bir robot resmini çıkarmaya çalışacağım.
Aydınlanma aklı dediğim şey, (a) dünyanın nasıllığı hakkında bir dizi varsayım, (b) dünyanın nasıl olması “gerektiği” hususunda bir dizi temenni ve (c) bir dizi tutumdan mamul bir insanlık hali. Sözünü ettiğim varsayımlar, temenniler ve tutumlar, hepsi birbirine yaslanarak ancak ayakta durabilen bir “paket”. Zaten “zamanın ruhu”, her daim, birbirine yaslanan, birbirini tamamlayan, birbirini meşrulaştıran birçok unsurdan meydana gelir ve Aydınlanma aklı da bir vakitler “zamanın ruhu” idi.
Dünyanın nasıllığı hakkındaki varsayımları, kabaca, şöyle sıralayabilirim:
- Lineer,
- Deterministik / öngörülebilir
- Çizgisel
- Sürekli (continuous)
- Mekanistik / indirgenebilir
- Statik / zamansız
- Yakınsak
- Mutlak / anti-rölativist
Dünyanın “nasıl olması gerektiği” hakkında temennileri ise şöyle sıralayabilirim:
- Tutumlu / müsrif olmayan
- Steril / kusurlardan arındırılmış
- Tutarlı / çelişkisiz
- Düzgün / türbülanssız
- Akmayan, göle varmış
- Homojen / birbiçimli
- Budaksız
- Doğurgan değil üretken (inşacı)
Aydınlanma aklı sahiplerinin yaygın tutumları hakkında ise şunları söyleyebilirim:
- Özcü
- Korelasyonu nedensellik olarak gören
- Sol beyinli
- Düalist / idealist
- Her şeyin mümkün olduğunu varsayan / müdahaleci
- Sağlama yapmaya ihtiyaç duymayan / feedforward
- Bilimsel değil bilimci
- Akıllı değil akılcı
- İnsan sevmez, düzgünlük sever
- Denemekten (özellikle de yanılmaktan) nefret eder
Yarından itibaren, elim elverdikçe, bir dizi vaka üzerinde yukarıdaki listenin kimi unsurlarını test ederek, Aydınlanma aklının neden yaygın bir şey olduğunu da, öyle masum bir şey olmadığını da göstermeye çalışacağım.