Baykal’ın İşleri

Allah, ahir ömründe sayın Baykal’a, bir fırsat daha verdi. Ama nafile.

Sayın Baykal’ın başına gelen hal, birilerinin kendisine yönelik bir kötülük teşebbüsü müdür? Elhak, öyledir. Lakin birileri size kötülük etmeyi istediler diye başınıza kötü şeyler gelmesi şart değil. Asıl kötülüğü kendinize kendiniz yaparsınız. Mezkur videoyu bir fırsat olarak değerlendirebilseydi, sayın Baykal bu süreçten büyük bir zaferle çıkabilirdi. O aksini tercih etti.

Mesela ne yapabilirdi? Çıkıp grup toplantısında filan, “tamam bana saldırılmasını anlıyorum, dert de etmeyebilirim, ama biri eşim diğeri sayın milletvekili olmak üzere iki hanıma reva görülen şey içinize siniyor mu” mealinde bir şeyler deseydi, arkasından da “siyaset ne hallere düştü” diyerek birkaç damla gözyaşı dökseydi… Erkeklerin kendisiyle empati kurmasını sağlayacak bir çıkış yapsaydı…

Böyle bir çıkış bu topraklarda neden çok iş yapardı, anlatmak uzun sürer. Geçelim.

***

Baykal’ın ve kendisiyle aynı soydan gelenlerin çok ciddi bir defosu var. Tarif etmekte çok müşkülat çektiğim bir zihinsel koddan söz ediyorum. Bir defa daha deneyeyim.

Akıl ve duyguyu birbirinden ayıran, duyguları aşağılayıp aklı yücelten ilk insan belki de Platon değildir. Ama bilindiği kadarıyla bunu kâğıda döken ilk kişidir. Kendi kendilerine solculuk yakıştıran zevatın biricik ortak paydası, Platon’dan mülhem bu kavramsal bölünmeye çok itibar ediyor olmaları. Adam olanın duygularına itibar etmeyip aklıyla karar vermesi gerektiği gibi bir saplantıları var. Dolayısıyla da, durmadan başkalarının aklına hitap etmeye çalışıyorlar. Hâlbuki kendileri her bir haltı, mesela CHP saflarında yer almayı, Taksim Meydanında 1 Mayıs kutlamayı filan, tastamam duygusal sebeplerle önemsiyorlar.

Damasio’nun bir kitabı var, adı “Descartes’in Yanılgısı”. Kötü bir tercümeyle Türkçesi de yayınlandı. Kitap akıl ve duygu arasında çizilen çizginin yapaylığını sorgulamaya tahsis edilmiş. Bir yerde Damasio da söylüyor, kitabın adının aslında “Platon’un Yanılgısı” olması icap eder. Ve sayısız misalle anlatıyor, aklı olmayanın duyguları, duyguları olmayanın da aklı olmaz. Herhangi bir karar, bunlardan sadece biriyle verilebilemez.

Çok da akıllıca olmayan bir işi seçmenlerin aklına hitap ederek açıklamaya çalışınca, işte Sarıgül gibi batağa saplanmış bir adama manşetlere çıkma fırsatı sağlıyorsunuz. Kendi pastanıza hissedar yapıyorsunuz. Ve saire…

***

İhtimaldir ki Baykal gürültüyle CHP’nin başına dönecek. Sonra seçime gidilecek. Memleketin insanı, yetmişine merdiven dayadığında pek de makbul olmayan bir şeyler yaptığı için değil ama bu süreci bu kadar kötü yönettiği için Baykal’a ve partisine rey vermeyecek. Bu yüzden AKP yüzde 50’leri filan bulacak.

Sonra?

Sonra bunlar çıkıp, “bu ne biçim millet kardeşim, et fiyatları şuraya çıktı, yine AKP’yi desteklediler, demek ki millete geçim sıkıntısı lazımmış” veya “milleti görüyor musun, hırsızlığa gıkı çıkmıyor ama basit bir cinsel fanteziyi cezalandırıyor” filan gibi akıllar yürütecek. Ötekiler de, “ulan yaptığımız her bir tercih doğruymuş, millet ne biçim arkamızda” diyecek.

Kalan her şey neyse ne de, sonunu bildiğim filmi seyretmek zorunda kalmaya fena halde ifrit oluyorum.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin