Beceremedik
Kendimi bir 29 Ekim kutlama töreninin hemen yanı başında buldum.
Gençken herhalde şimdiki liseliler filan gibi, ben de bu tür törenlerde bulunmuş olmalıyım. Ama herhangi bir şey hatırlamıyorum. O kadar uzak yani. Kendimi bir Marslı gibi hissettim.
Hamasete şerbetli olduğumuz için olsa gerek, aşırı dozu bile kılımı kıpırdatmadı. Ama asıl dikkat çekici olan, okunan şiirlerin, tekrarlanan sözlerin, söylenen marşların hemen hepsinin, en az yetmiş yıllık olmasıydı. Cumhuriyet ilk yirmi yılda o kadar yüksek bir hamaset imalatı yapmış besbelli ki, sonradan gelenler ya söyleyecek laf bulamamış veya laf söylemeye ihtiyaç duymamış. “Eh, hamasete ihtiyaç kalmamış” desek olmaz, öyle olsaydı bir buçuk saat içinde bunca zırvalık tekrar edilmezdi.
Fonda “Ey vatan! Gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz” çalıyor çalmaya da, şehrin 29 Ekim’i kutlayacak doğru dürüst bir mekânı yok. “Hangi şehrin?” diye sormazsınız herhalde, çünkü hepsi aynı dertten mustarip. Bulvarın ortasında tören yapılıyor. Cumhuriyetin bakiyesi: Şehirlerimiz müflis. Nerede ve ne için yetişmişsek artık, yaşadığımız yerleri adam etmek gibi işlere hiç sıra getirememişiz. Hepimizin mühim vazifeleri vardı, malum.
Törenin sonuna doğru, aracı park ettiğimiz yere döndüm. Yürüyüşlerini tamamlamış liseli gençlerden bir grup, öğretmenleriyle birlikte geldiler. Yanımızdaki araçtan montlarını, ceketlerini filan aldılar. Hepsi de son derece masum, hoş çocuklardılar. Kavgasız gürültüsüz, hırsız gürsüz, sıralarını bekleyerek, birbirleriyle yardımlaşarak eşyalarını aldılar ve dağıldılar. O çocuklar on yıl içinde nasıl insanlara dönüşecek, merak ettim. Biz de o yaşlarda onlar gibiydik. Ya şimdi? “Ey vatan! Gözyaşların dinsin!”
Cumhuriyet lazım. Ama kurmak yetmiyor. Cumhuriyeti kurmuşsanız, herhalde hamaset de lazım. Ama o da yetmiyor. Her şeyden önce insan yetiştirmek gerekiyor. Hürriyet, anladığım kadarıyla, 29 Ekim münasebetiyle “91 Yılda 91 Cumhuriyet Kadını” gibi bir ilave vermiş. Bugünkü Hürriyet’teki özür notundan anladığım kadarıyla, Lale Aytaman da o 91 kadından biriymiş. 1991-95 yılları arasında Muğla’da Valilik yaptı ya… Neresinden tutacaksınız? İlk kadın vali Cumhuriyetin 68. yılında mesela. Sonrası da daha iyi değil, ilave bir daha var. Hepsi o. “Yuh” demek gerekmez mi? Sonra, kadının performansını hatırlayınca… Eğer diğer doksan kadın da —Aytaman gibi— yegâne performansı atanmış olmak olanlarsa, yanmışız biz. Eh, yandık, yanıyoruz zaten.
Yukarıdakileri yazdıktan sonra, kimmiş bu 91 kadın diye İnternetten baktım. Uluslararası bir liste yapılsa ve mesela on bin kadın seçilse, Hürriyet’in seçtiği kadınların en çok yirmisi girer o listeye. 91 yılın hasılatı bu. Cumhuriyet iyi fikirdi ama biz onu beceremedik. Fazladan, pek umurumuzda da değil gibi…