Ben Yapmadım, İngiliz Yaptı
Katar krizi hakkında kafa yormaya lüzum kalmadı, Yusuf Kaplan esrarı aydınlattı (http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ingilizlerin-2-asirlik-stratejisi-islmsiz-dunya-turkiyesiz-islm-2038409). Bütün mesele İngilizlerin iki asırlık stratejisinin şimdiki safhasıymış. Dağılalım.
“Böyle oldu, demek ki böyle olması tasarlandı” gibi bir kafa yapısı, dünyayı teleonomi terimleriyle kavrama hali, bizi kaçınılmaz olarak bu noktaya getirir. İyi de, Osmanlı’nın da —daha önce Abbasilerin, daha da önce Emevilerin de— dünyayı Hıristiyansızlaştırma gibi bir stratejisi vardı. Olmalıydı, aksi halde şimdiki torunlarının Osmanlı’ya yükledikleri misyon havada kalır. İslam’ın kılıcı olan Osmanlı’nın nihai hedefi, bütün dünyayı İslamlaştırma olmalıydı. Eh öyle bir hedefe sahip iseniz, demek ki, dünyayı Hıristiyansızlaştırma stratejiniz var demektir. Ama dünya Hıristiyansızlaşmadı.
Veya… Şimdi Yusuf Kaplan’ın de içinde yer aldığı çevrenin stratejisi dünyayı İslamlaştırmak, dolayısıyla da Hıristiyansızlaştırmak. Yani yarın dünya Hıristiyanlığı yok mu olacak? Veya mesela, iki yüzyıl filan sonra, Belçika Lüksemburg’a ambargo filan uygulayacak ve o da bugünkü dehaların stratejilerinin ürünü mü olacak? Hatta iki yüzyıl beklemeden, mesela İskoçya bağımsızlığı için İngiltere’ye kafa tutanlar Abdülhamid’in eseri mi?
***
Fransız ihtilal meclisinin, birimleri —evrensel olduğunu varsaydıkları bir takım temellere yaslayıp— standartlaştırmak gibi bir takıntısı vardı. Daha doğrusu entelektüel iklimi evrenselliğin, standartlaşmanın ve sair —bugün bizi hâlâ ırgalayıp duran— kavramların yağmurunun tayin ettiği bir çağda gerçekleşmişti ihtilal ve ihtilalin meclisi de ancien regime’in iplemediği bu yağmurda şehvetle yıkanmıştı. O meclis toplantılarından birinde, biri, artık yıl düzenlemesinin bilmem kaç bin yıl sonra ortaya çıkacak kifayetsizliğini düzeltmek için bir karar alınması için teklifte bulunmuştu. Eh, sınıra tecavüz edilmiş demek ki, o noktaya kadar her benzer kararın şehvetle alındığı mecliste “onu da vakti gelince düşünsünler” diye reddedilmişti.
Demem o ki, gelecek nesillerin işini de şimdiden yapıverme hevesi yeni bir şey değil ve İngilizlerin bir dönemde dünyayı İslamsızlaştırma filan gibi projeler imal etmediklerini söylemiyorum. Ama dünyayı Almansızlaştırma, Fransızsızlaştırma filan gibi projeleri olan sayısız İngiliz de bulabilirim o tarihlerde. Dünyayı İransızlaştırma, Russuzlaştırma projeleri olan Osmanlılar gibi… Kaldı ki —şimdi aklıma geldi— modern çağın en kapsamlı İslamsızlaştırma projelerinin müellifi Ruslar mesela. Neden faturayı İngilizlere kesiyoruz da Ruslar muaf kalıyor?
***
Bugün Ortadoğu’da yaşananlarda İngilizlerin hissesi var mı? Soruyu şöyle soralım, eğer 19. Yüzyılın sonlarında İngilizler Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluğu kuramamış olsalardı veya o imparatorluğun başka türlü stratejileri olsaydı… Ortadoğu şimdi olduğundan başka türlü olacak mıydı?
E, elbette.
Dünya tarihinde herhangi bir şey olmuş olduğu gibi olmasaydı, şimdi olanlar olmayacaktı. Kelebek etkisi… Bildiniz?
Osmanlılar Avrupa’yı sıkıştırıp Akdeniz’i kendi mülklerine geçiremeselerdi, muhtemelen Portekizliler açık deniz teknelerini yapmayacaklar, Atlantik’i aşamayacaklar, İspanyollar onların izinden gidip devasa koloniler kuramayacaklar, onları İngilizlere tek paket halinde teslim edemeyecekler, İngilizler öyle bir gücü temerküz ettiremeyecekler… Olup biten her şeyin müsebbibi Osmanlılar yani. Muhtemelen Süleyman’ı Yahudiler finanse etmiş ve bir ajan olarak istihdam etmiş olmalı. Yoksa İslam’ın başını derde sokacak böyle şeylere neden girişsin adam?
Bugün dünyada Aztek, Maya gibi kültürlerin izi bile yok. Eğer onların hukukunu takip edecek torunları olsaydı, yukarıda özetlediğim kronolojiyi hesaba katarak Osmanlı’yı sanık sandalyesine oturtsalardı… “Ama biz Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirirken, orada, Atlantik’in öte yanında bir kıta, o kıtada da yerleşik birileri olduğunu bile bilmiyorduk” diye müdafaa yapılabilir miydi?
Erdoğan’ın kafasına göre yapılamazdı, “bak sizin Cumhurbaşkanı, bilinmeyen tarihlerde buraları Müslümanların keşfettiğini söylüyor” derlerdi adama. Ama bu tür zevzeklikleri bir kenara bırakırsak, evet, burada yapıp ettikleriniz, hiç bilmediğiniz yerlerde, hiç bilmediğiniz insanların, medeniyetlerin kaderi üzerinde tesir yapar. İngilizlerin yapıp ettikleri de bütün dünya üzerinde çok müessir oldu. Ama mesela Çin’de, Hindistan’da filan, Ortadoğu’da olduğundan da çok.
Çin’de Çinlileri afyona müptela etmenin de çok neticeleri oldu. Gördüğüm kadarıyla Ortadoğu’da afyon yerine “ben yapmadım İngiliz yaptı” sakızları dağıtmışlar. Çiğneyip duruyoruz.
***
Bu vesileyle…
Amerikan yerlileri, dünyanın daha yoğun nüfuslu kıtalarından izole yaşadıkları halde, yılın uzunluğunu, kendilerini imha eden medeniyetlerden daha hassas olarak hesaplayabilecek bir seviyeye ulaşmışlardı. Eğer imha edilemeselerdi, bugün dünyanın kavram haritasında mutlaka şimdikinden çok daha derin izleri olacaktı. Bugün olduğumuzdan daha zengin olacaktık, çünkü şimdi sahip olmadığımız, sahip olmadığımızı bilmediğimiz, dolayısıyla bilmediğimizi de bilmediğimiz bir yığın şey, onlarla birlikte yok oldu.
Dünyanın geleceği hakkında iyimserim. Çok kısa süre içinde, bugünkünden çok daha yaşanır bir faza geçeceğimizden, artık neredeyse eminim. Amerikan yerlilerinin medeniyetlerinin tarumar olduğu dönemin sonunda da insanlık daha öncekinden daha müreffeh, daha barışçı bir safhaya geçti.
Ama daha önce defalarca dediğim gibi, Türkiye’nin istikbalinden hiç ümidim yok. Türkiye bu dönemeçte yok olacak. Yani ne olacak? Aha işte Orta Amerikalıların başına ne geldiyse o olacak. Bu coğrafyaya has, bize has bir yığın renk ebediyen yok olacak. İnsanlık için de bir yoksullaşma olacak.
Bana vatanseverlik, millilik öğretmeye kalkan zavallıların hiçbirinin böyle perspektifleri yok. Biz derken ne gibi bir şeyden söz ettiklerini bile bilmiyorlar.
Ama onlar yapmadı, İngiliz yaptı.