Bin Düşünüp Bir Konuşmak

Kılıçdaroğlu “gak” dese bir hafta cevap veren, Bahçeli “guk” dese günlerce susmayan Erdoğan, iki genel başkanın İhsanoğlu’nu aday göstermesinin ardından iki gün boyunca, sanki hiçbir şey olmamış gibi sustu. Memlekette yaprak kımıldasa kendisine yönelik bir komplo arayan Erdoğan, iki muhalefet partisi bir Cumhurbaşkanı adayı çıkardı, sanki olup bitenler Mars’ta vuku bulmuş gibi sessiz. Mısır’da olup bitenler hakkında bile söyleyecek bir yığın lafı olanın Erdoğan’ın, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine bir aday belirlenmesi konusunda söyleyecek lafı yok.

Tuhaf.

Gazeteciler zorlayınca da, “Ben CHP’nin temsilcisi değilim, iç sorunlarıdır, beni ilgilendirmez”den başka sözü yok. Yerseniz. Sanki CHP’ye her şeyi öğreten, genel seçimde nasıl ve kimlerin CHP adayı olması gerektiğini bile söyleyen o değil.

Gazetecilere zoraki verdiği cevabın her cümlesi tuhaf da, en komiği, “biz bin düşünür, bir konuşuruz” lafı. Herhalde bu hususta neden konuşmadığını açıklamak için ihtiyaç duyulmuş. Ayrıca, bin düşünüp bir konuşmak, besbelli, matah bir şey gibi görülüyor. E, o halde neden, hiç değilse bir hafta için denenmedi bunca yıl boyunca?

Seçimlerden seri halde galip çıkıyor ya, ahalinin, ağzından çıkan her lafa inandığını düşünüyor herhalde. O halde “bin düşünür, bir konuşuruz”a da inanırlar, değil mi?

Değil.

Birincisi, ahali Erdoğan’ın laflarına inandığından rey vermiyor. İkincisi, onun laflarını, cansiperane bir çabayla haklılaştıran, gerekçelendiren sadık seçmenleri bile bu lafa inanmaz. İnanamaz. Nasıl inansın, her gün ortalama beş altı saat konuşan, kendisini ilgilendiren ilgilendirmeyen her konuda ağzına geleni söyleyen adam, konuştuğu her dakika için beş dakika düşünse… Gün yetmez.

Neyse… Erdoğan bir tuhaf. Benim için dert değil de, işi Erdoğan’ı tevil etmek olan, hayatını bu sanatla kazanan zevat zor durumda. Bilinsin istedim.

***

İşin beni ilgilendiren yanı şu: İhsanoğlu’nun adaylığı bile Erdoğan’ın belagatinden bizi bu kadar esirgemeye kadirse, Cumhurbaşkanlığı… Hayali cihan değer.