Boyalar Dökülüyor
HDP Milletvekili Kürkçü, “Türkiye Yunanistan’ın IMF’e borcunu ödesin” demiş. Zeybekçi ve Davutoğlu da “he ya, neden olmasın” makamında gevelemişler.
Bugünlerde Özal muktedir olsaydı, Kürkçü’nün teklifini en azından bir ay önce dile getirmiş olurdu. Dile getirmekle kalmaz hayata geçirir, muhtemelen “Yunanistan’ın kurtarıcısı” olurdu. Başta AB olmak üzere âleme, “bakın bizi AB’ye almıyorsunuz ama biz sizin üyeniz olmadan, sizin üyenizi, sizden kurtaracak kadar güçlü, ayrıca da şu kadar yüce gönüllüyüz” mesajını vermiş olurdu. İçeriye de “bakın ben öyle güçlü bir ekonomi yaptım ki, AB üyesini kurtarıyorum” demiş olurdu. Muhalifleri muhtemelen salakça “kimin parasını kime veriyorsun” telinden çalmaya başlayacağı için de hepsini bir defa daha taca atmış, bu arada kendi kitlesine “bize düşmanlık yapana bile, zor zamanında el uzatırız” duygusunu yüklemiş, ahalinin önemli bir kesimini bir tık yukarı atmış olurdu. Eh, Yunanistan’ın başına geçecek zevzeklerin bundan böyle durduk yerde Türkiye düşmanlığından prim yapmaya kalkışamayacak duruma getirilmiş olması da cabası…
Demirel olsaydı, fırsat bu fırsat, Kardak’a, Eşek Adasına çıkarma yapar, Türk bayrağı dikerdi. Ahaliye “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” düsturunu hatırlatmış olurdu.
Mevcut vasıfsızlar çetesinin aklına bile gelmediği için, gündemlerine hiç gelmedi Yunanistan. Hani kendi finanse ettikleri gazetelerin her hafta birkaç vizyon, cesaret filan madalyası verdiği aktörlerden söz ediyorum.
Bütün bunları söylerken adamın adı “Özalcı”ya çıkar farkındayım da… Ne yaparsınız, vizyon öyle olmaz böyle olur” demek bile gerekir hale geldi zavallı ülkemde.
***
Erdoğan birkaç hafta önce bu mealde bir çıkış yapsaydı, şimdi CHP’sinden MHP’sine, ABD’sinden AB’sine, herkes ne durumda kalırdı? Erdoğan’ın ve AKP’sinin eli ne kadar güçlü olurdu? Yani bırakın vizyon sahibi olmayı filan, basit bir siyaset refleksine sahip vasat bir siyasetçi bile akıl ederdi bunu. Yalan da olsa “bizim Ortadoğu’daki Sünnilere ilişkin hassasiyetimiz onların mezheplerine özel bir hal değil, bütün mazlumların yanındayız” diyebilmek, satın alınmış kalemlere böyle bir taarruz silahı sevkıyatı yapmak, MİT TIRlarını filan ne kadar masumlaştırırdı, biraz düşünün. Biraz düşünün, içerideki arada kalmışlara “bakın bizi eleştiriyorlar ama AB’nin Yunanistan’ını AB’nin şerrinden kurtarmak bile kabiliyetimiz dâhiline girdi, öyle bir iktisat inşa ettik” demenin getireceği siyasi manevra alanını…
Eh, karşıda başka aktör olmayınca, böyle heder edilmiş onca imkân, gece geçen gemi gibi geçti gitti. Onların geçip gittiğini bile bilmiyoruz. Ama işte, derme çatma bir HDP sahneye çıkınca bile, boyalar dökülüyor.