Böylesi İyi

Galatasaray sahaya 11 yabancı futbolcuyla çıkmış, mevzuu Bahçeli’yi sormuşlar. “Bana ne” dememiş, “Galatasaray adını değiştirsin” demiş.

Daha önce böyle miydi bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu’nun “Yürüyüş”ünden itibaren, bu şey durmadan birilerine akıl veriyor. Birilerinin ne yapması gerektiğini söyleyip duruyor. Kendisi yapması gereken herhangi bir şeyin hakkından — yüzüne gözüne bulaştırmadan— gelebilmiş değil bildiğim kadarıyla ama işte başkalarına “şunu şöyle yap, bunu böyle yap” demekten de geri durmuyor.

Beni okuyanlar arasında bekâr olanlar varsa, ben de onlara bir akıl vereyim: Evlenin. Hiç değilse Bahçeli’nin düştüğü hallere düşme ihtimaliniz düşer. Ola ki eşiniz “espri filan yapmaya teşebbüs etme, gülünç oluyorsun” filan diye uyarır. Veya “ulan sende akıl mı var da başkasına bol keseden dağıtıyorsun” filan der. Ne bileyim, ümit işte…

***

Öteki zaten bir alamet… Bir ayı geçkin süredir bir formsuzluk hali vardı. İşlerin yolunda gitmediğini bilen ama bunu hane halkından ve işçilerden gizlemeye çalışan bir patronun halleri gibi haller. Birkaç gündür alışılageldik azgınlıklarını giyindiler yine hep birlikte. Bütün cephelerden bildik seviyesizlikleriyle taarruza geçtiler. Bilemedim, alacaklılar “siz endişelenmeyin, siz olmasanız biz Türkiye’nin hesabını bize zarar gelmeyecek şekilde göremeyiz, sizi koltuklarınızda tutacağız” diye garanti mi verdi? Yoksa mesela Akşener işini yoluna koydular da mı bu küstahlık avdet etti? Bir şey oldu veya bir işaret geldi ama ne olduğunu bilemiyorum.

Demiş ki zat-ı şahaneleri mealen, “bir elçi devletinden habersiz böyle bir paragrafla” filan… Tamamlayamayacağım. Diyor ki mesela “seni dün genelevde gördüm”. İthamın manasızlığı ve münasebetsizliği yüzünden şaşırıyor, “yahu ben dün Bursa’daydım” filan diye geveliyorsun. Gevelediğin için kendine kızıyorsun ama içinden, “hiç değilse öğrendi orada gördüğünün ben olmadığımı” filan diye geçiyor. Derken herif âleme dönüp, “bunu dün genelevde gördüm” diyor. Sen artık Bursa’da olduğunu mu anlatmaya çalışırsın, “yahu herife söyledim, ben Bursa’daydım” filan diye mi gevelersin. Bu arada “ulan senin genelevde ne işin vardı” diye soramıyorsun, aklına gelmiyor bu ahlaksızlık karşısında. Zaten yalan olduğunu bile bile bir şeyi böyle tekrarlayıp durmak mı daha büyük ahlaksızlık, geneleve gitmek mi, o da ayrı mevzu.

Zat-ı şahaneleri bunu belagat ve siyaset zannediyor. Yanında yamacında beslediği mahlûkat da “vay ne belagat ve siyaset” filan diye alkış tutuyorlar. Eh vekil yapan o, Bakan da yapar belki.

Zat-ı şahaneleri böyle adaletsiz bir dünyada yaşamak istemiyormuş. Dünya ahvalini tarif ettikten sonra mealen, “biz demokratlar bu durumda ne yapacağız?” diye sormuş. Kendisi gibiler, kendisi gibi demokratlar! Güler misin, sabaha mı bırakırsın?

Dünya adaletsiz mi? Adaletsiz. Dünyanın en adaletsiz yerlerinden biri neresi? Türkiye. Neden öyle? Zat- ı şahaneleri yüzünden. Herife bunun hesabını soracak oluyoruz, herif pişkin pişkin, âleme adaletsizliğin hesabını soruyor. “Ulan bu ne iş” dediğinde bütün köpekleri hep bir ağızdan havlıyor, “yani sen dünyayı adil mi buluyorsun, dünyadaki mazlumların hisselerinin talep edilmesini neden içine sindiremiyorsun, bugüne kadar böyle kafa tutan oldu mu” filan diye…

Adalet? Erdoğan?

Ne diyeyim? İnsan çaresiz kalınca olmayacak yerden teselliler buluyor. Bunca hırsızlığı yapan ben olabilirdim mesela ve hesap gününü erteletmek için bunca utanmazlığı yapıp, sonra da insan suretinde yaratılmış bunca haysiyetsizi köpekleştirip beslemem gerekebilirdi.

Böylesi daha iyi. Çok daha iyi.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin