Can Dündar

Can Dündar Merkel’e bir açık mektup yazmış. Die Welt’te yayınlanmış. Bugünkü Cumhuriyet’te de vardı (http://www.gercekgundem.com/medya/183698/can-dundardan-merkele-cagri).

Bugünlerde bahtım, birilerinin yazdıkları üzerine yazmaktan açıldı. Bugün artık başka şeyler yazmak niyetindeydim ama kısmet değilmiş.

Dündar’ın mektubu ibretlik.

Diyor ki mealen, seçimden önce geldiniz, Erdoğan’a hayat öpücüğü verdiniz, hâlbuki o Batı’nın takipçisi olduğu evrensel değerlere düşman, biz değiliz, ona kulak vermeyin, bize verin.

Bir tür imdat çığlığı gibi okunabilir. İmdat dileyen Dündar, kendisinden imdat dilenilen Merkel ve imdat dilemeye sebep olan felaketin adı da Erdoğan.

Da…

Bir.

Merkel Dündar’ı ciddiye alıp cevap vermeye tenezzül etse ve “suçu neden benim üzerime atıyorsunuz, siz Türkiye’nin aydınları kendi felaketinizin hakkından gelemiyorsanız benim suçum ne” dese… Var mı Dündar’ın cevabı?

İki.

Merkel veya herhangi bir Alman Dündar’ı ciddiye alsa ve “kimsin ya sen, kendi başının çaresine bakamıyorsun ama bize bir yandan ‘kadim değerlerinizi hatırlayın’ diye ders vermeye kalkıyor, bir yandan da ‘göçmenler size de zarar verecek’ türünden tehditvari akıllar veriyorsun” dese, “aklın kendine yetiyorsa sen kendi derdini çöz, biz ne yapacağımızı biliriz” diye çıkışsa… Var mı Dündar’ın cevabı?

Üç.

E, Almanya’nın eski değerleri, kadim değerleri neymiş ki? Bölgede savaş çıkarıp, sonra da o savaşın mağdurları Avrupa’ya yağmaya başladığında “gelmeyin, yakarım” demek yeni bir hal mi? Dündar Almanya’nın, Avrupa’nın sadece kendi menfaatlerini gözettiğini yeni mi fark ediyor? Fark etmiş mi peki? Fark eden kişi, Almanya’ya yalvarır mı?

***

Dündar yalnız değil. Onun gibi binlerce var bu memlekette. Kendi kafalarında temiz bir Batı tasavvur etmişler, gidip gördüklerinde hayran kaldıkları “kızlı erkekli” bir Batı, müreffeh bir Batı, yazıp çizen bir Batı. Sonra kendi kendilerine, kendilerinin Batılı olduğuna hükmetmişler. Sonra Batı’nın “bu değerler evrenseldir, bizi onlar müreffeh kıldı, herkesi de onlar müreffeh kılabilir” propagandasına mağlup olmuşlar. Sormamışlar mesela kendilerine, mademki o değerler kendi başlarına zenginlik kaynağıdır, niye Irak’ın, Azerbaycan’ın petrollerini çalmak için bunca çirkinliği göze alıyorlar diye. Sonra o değerlerin Türkiye distribütörlüğünü kendi kendilerine üstlenmişler.

Sonra?

Sonrası Erdoğan.

Erdoğan’ın bugün Türkiye’de sahip olduğu zemin, Dündargillerin yüz küsur yıldır taş be taş döşedikleri zemin. Memlekette Dündargiller o kadar yılgınlık yarattı ki, Erdoğan Akademisyenler Bildirgesine bu kadar fütursuzca saldırmaya o yılgınlık sayesinde cesaret edebiliyor.

Bunca yenilgiden sonra bir nebze akıllanmışlardır diye düşünüyordum ama beyhude bir ümitmiş benimki.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin