Chilcot Diye Biri

Chilcot Raporu, tahminim o ki, her isteyene istediğini verecek. Tamamen müdafaasız kalmış olan –ve iyi ki öyle– iki kötü adam, Bush ve Blair dışındaki herkese…

Raporun tamamını okuyan olacak mı, bilmiyorum. Kendi hesabıma, 150 sayfalık yönetici özetini bile okuyabileceğimi zannetmiyorum. Ama anlaşılan o ki, raporda, bilmediğimiz pek bir şey zaten yok. Saddam’ın Kitle İmha Silahları iddiasının tamamen palavra olduğu, Bush ve Blair’in Birleşmiş Milletleri dolandırmış olduğu (o da dolandırılmasaydı, gerçi), işgalin doğru dürüst planlanmış olmadığı, işgal sonrasında ortaya çıkacak olana hiç hazırlık yapılmamış olduğu ve saire…

Hepsini biliyorduk.

Bana yine de vurucu gelen bir şey var: İşgal sonrası Basra’dan sorumlu olan General Graham Burns, işgalden sonra şehrin kendi askerlerinin de katıldığı çılgınlıkla yağmalanmasına mani olamayacağını anladığında, “yağmayı bitirmenin biricik yolunun, yağmalanacak bir şey kalmaması olduğu”na karar vermiş. Canım benim, derin fikirlim…

***

İngilizler şimdi “görüyorsunuz işte, demokrasi hesap verme rejimidir ve bizde hesap verilir” diyebilirler. Amerikalılar “Eski Dünya akılları işte, bizde öyle şey olmaz” diye böbürlenebilirler. Saddam gibi birinden her nasılsa antiemperyalizm kahramanı çıkarmış olanlar “demiştik” diyebilirler. Benim kendileriyle tartışmaktan yorgun düştüğüm herkes, Chilcot’un “kullanılan araçlar tehdit ile kıyaslanmayacak kadar kısaydı” deyişine yaslanıp, eğer doğru dürüst planlanıp yönetilseydi, her şeyin pekâlâ doğru dürüst seyredebilecekti olduğunu iddia edebilirler.

Herkes mutlu olabilir. Bush, Blair ve Iraklılar hariç herkes…

Kendi hesabıma…

  1. Saddam emperyalistlerin bölgedeki en kullanışlı enstrümanlarından biriydi.
  2. Saddam’ı oraya getirmiş, orada tutmuş ve nihayet devirmeyi kafaya koymuş olanların hepsi, herkese, fütursuzca yalan söylüyordu.
  3. Dolayısıyla her tarafı kirli bir oyundu sahneye konan ve Türkiye’nin bu oyuna ortak olması asla kabul edilebilir bir şey değildi. Her ne oldu da Türkiye dışarıda kaldıysa, bu işte her kim ne rol aldıysa, hepsine müteşekkirim.
  4. Bu rezilliğe göz göre göre, balıklama atlamaya pek hevesli olan, birkaç milyar dolar için Türkiye’yi bu pisliğe bulaştırmaya çalışanlar, şimdi bize antiemperyalizm filan satmaya çalışıyorlar ya, ne diyeyim.

Ama…

Bölgenin Saddamlardan, Esadlardan, Erdoğanlardan filan kurtulması gerekiyor. Mesele şu: Kurtarılırsa olmaz, kurtulması gerekiyor.

Gördüğünüz gibi Chilcot Raporu, herkes gibi bana da, söyleyip durduklarımı tekrarlama imkânı sağlıyor. Her kimse bu Chilcot, bir hayli mahir adammış yani.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin