CHP ve Tabanı

Alper Görmüş’e göre, siyasi kampanya konusunda Türkiye’deki en orijinal ve etkili fikirlerin sahibi Ateş İlyas Başsoy’muş (http://serbestiyet.com/yazarlar/alper-gormus/chpde-yurek-sogutan-fakat-iktidar-getirmeyen-soyleme-mecburi-veda-846387).

Neden öyle?

Hayatında bir tek siyasi kampanya yönetmiş, onu da zannettiğinden bambaşka sebeplerle kazanmış, ama bu bir tek kampanyada kendi varsayımlarının test edildiğine iman etmiş, bu imanla da bunu kitaplaştırmış biri Başsoy. Bu minvalde kuyuya bir taş attı, her partinin şu kadar “çekirdek” oyu var geriye de şu kadar “siyasetsiz” seçmen kalıyor filan gibi manasız aritmetikler imal etti. Sadece aritmetik bilgisiyle dünyayı anlayabileceğini zanneden ne kadar muhterem varsa bu orijinal (!) fikirlerin üstüne atladı. Çıkar kuyudaki taşı çıkarabilirsen…

Başsoy eğer o —kendisine siyaset hakkında “her şeyi” söyleme yetkisini bahşeden— kampanyayı mesela 1999’da yapsaydı ne diyecekti? Yani DSP’nin % 22, MHP’nin %17, FP’nin % 15, ANAP’ın % 13, DYP’nin % 12, CHP’nin % 8 ve HADEP’in % 4 oy aldığı seçimlerde… Veya üç yıl sonra, parlamentodaki bütün partilerin baraj altında kaldığı, AKP’nin % 34, CHP’nin % 19, DYP’nin % 9, MHP’nin % 8, GP’nin % 7 ve DEHAP’ın % 6 oy aldığı seçimlerden sonra?

Kışın ortasında, bir önceki günün hava durumuna bakıp bugünkünü tahmin etmek müşkül değil. Veya yazın ortasında… Ama aynı genellemeleri baharlarda yapın bakalım… Muhtelif vesilelerle “donmuş” bir siyasi ortamda gördüğü ilk “benzerlikte” dünyanın esrarını çözdüğünü zannetmek ne güzel. Nasıl bir kendine güven olmalı ki, bir de kitabını yazasın. (Delikanlıyı, ilk siyasi kampanya teklifini Erkan Mumcu’ya sunarken tanımıştım, onu da belirteyim.)

Türkiye’de “kimsenin”, hiçbir partinin tapulu malı yok. Yani zannedildiği ölçüde yok.

Ama daha mühimi…

2002’de Erdoğan’a oy verenlerin yaşayanlarının kahir ekseriyeti, 2015’te de Erdoğan’a oy verdi. Ama… Bakın burası son derece mühim, eğer 2015’teki Erdoğan 2002’de o insanlardan oy isteseydi, önemli bir bölümü vermezdi. Erdoğan kendisine oy verenleri “değiştirdi”. Siz orada asal gazlar gibi, hiçbir şeyle reaksiyona girmeden “seçim olsa da rengimi ifade etsem” diye bekleyen, seçimden seçime gidip sandıkta oy kullanan “muhayyel seçmenleri”nizi toplayıp çıkarmayı sürdüredurun, siyaset öyle yürümüyor.

Dolayısıyla…

Tekrarlayayım, “CHP tabanının katılığı”, CHP’nin beceriksizliği, siyaset üretemezliği yüzünden. CHP’nin siyaset üretememesini CHP tabanının katılığı ile açıklamak, yaptığı nalları satamadığı için vatandaşın otomobil sahibi olmasından şikâyetçi olmak gibi bir şey. Siyaset, her şeyden önce kendi tabanını “değiştirmek” için yürütülen bir faaliyet. Onun değişmezliği, sizin siyaset üretmediğinizin delili.

Allah’ın muhteris reklamcısı bir mahalli kampanya yapacak, siyasetin “esrarını” çözdüğü zannına kapılacak, siz de onun siyaset hakkındaki laflarını pek orijinal bulacaksınız, memlekete “oradan” bakacaksınız… E, evet, bu kafaya göre toplum orada, birbirinden ayrı kompartımanlarda, birbiri ile ve dünya ile etkileşmeden duran bir “özneler toplamı” halini alır, siyaset kampanyadan ibaret bir olgu olur.

Memleket de Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, İnce, Akşener filan gibi zevatın siyaset yaptıklarını zannettikleri faaliyetleri tiyatro gibi izlemek zorunda kalır.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin