Demokrasi Nerede?
Beşiktaş’ın saygıdeğer başkanı fena halde gürlemiş. “Futbolda demokrasi yoktur” diyen Federasyon Başkanına haddini bildirmiş. “Demokrasi yoksa kuralları nasıl uygularsanız? Yok diyorsanız siz bir faşistsiniz ve diktatörsünüz. Ayrıca demokratik bir ülkede demokrasi yok diyemezsiniz” demiş.
Sorayım ben de, demokratik bir ülkede faaliyet gösteren Demirören grubunda neden demokrasi yok? Neden mesela grubu kimin yöneteceği kararına işçiler, malın kaça satılacağı kararına bayiler katılmıyor?
Demokratik ülkelerde, bir yığın şeyin yanı sıra, futbolda da elbette demokrasi olmaz. Yani mesela bir maçın sonucuna, pozisyonun penaltı olup olmadığına karar verirken kulüp başkanlarına, futbolculara, taraftarlara filan danışılmaz. Çıkarsın, oynarsın, kazanırsın. Kazandıklarınla biriktirdiğin puanlarla da yerin belli olur.
***
Hayat futbola benzer. Doğru olduğunu zannettiğimiz, doğru görünen şeyler, genellikle manasızdır. Çuvalla para harcayıp abuk sabuk transferler yapmanın doğru bir şey olduğunu zannedebilirsiniz. Tıpkı, mesela makarna dağıtmakla seçmenin kararının değişebileceğini zanneden siyasetçiler gibi. Ama gerçeği sandık neticeleri ve puan cetvelleri söyler.
Şunlar yapılırsa başarılı olunması gerekiyor diye biliyor birileri. Yapıyorlar, mesuliyet onlardan gidiyor. E, iyi ama sandık neticeleri de, puan cetvelindeki yerimiz de içler acısı. “Nerede yanlış yaptık” demiyorlar. Şunu ABD yapmış, bunun müsebbibi petrol dolarları filan. Beşiktaş’ın hali de hakemler, federasyon yüzünden. Demirören’in hiç kabahati yok.
***
İsmail Küçükkaya’nın “Beşiktaş Fenerbahçe’nin yerini alıyor” demesini de gururla hatırlatıyor Demirören. Küçükkaya tespitinde haklı. Ama bir Beşiktaşlı için övünülecek şey mi bu? Beşiktaşlılar eğer Fenerbahçe’nin yerine imreniyor olsaydı, Fenerbahçe’yi tutarlardı. Beşiktaş’ın yerini dolduracak bir Beşiktaş istiyorlar. Bunu anlamak neden müşkül? Çünkü Demirören, babası öyle olduğu için Beşiktaşlı olmuş, ruhu Fenerbahçeli bir adam.
Memlekete bir Fenerbahçe daha lazım değil. Tıpkı bir AKP daha lazım olmaması gibi…
***
Beşiktaş’ın puan cetvelindeki yeri belli. Oynadığı futbolun kalitesi ile mukayese edilecek olursa, çok da haksız bir yer değil. Olabilirdi. Çünkü futbolda demokrasi olmadığı gibi, adalet de yok. Yani çok iyi oynadığınız halde, şansınız yardım etmediği için berbat neticeler de alabilirsiniz. Ama Beşiktaş için böyle bir adaletsizlik de yok. Oynadığı oyunun hakkı bu.
Demirören de zaten takımın matah bir şey oynadığını söylemiyor. Diyor ki, “Sadece Beşiktaşlılar değil, diğer takım seyircileri de hem kıskanıyor hem gelip maçlarımızı izliyor.” Bunları nerede diyor? Özgener’in “Düzeltmek için çalışıyoruz, çalışacağız” demesini hatırlatıp, “Sayın Sarvan ve siz bu işi beceremiyorsunuz” dediği konuşma sırasında söylüyor.
Özgener bir şeylerin mükemmel olmadığını kabul etmiş ve düzeltmeye çalıştıklarını da söylemiş. Ama bu Demirören’i kesmiyor. Kesmez. Eğer ortada fahiş hatalar varsa, “düzeltiyoruz” demek kimseyi kesmez. Netice berbatsa, iyi olsun diye harcanan çabalar, çaba harcayanı kurtarmaz.
E, o halde Demirören’i de kurtarmamalı. Futbolda başarı, Beşiktaş’ı UEFA ve FIFA tarafından “böyle yapmamalısınız” diye kulüplere örnek gösterilecek kadar aşırı borçlandırıp, rakipleri kıskandıracak kadro kurmak mıdır? Başarı kriterini Demirören belirliyorsa ve kriter de buysa, o halde bunca yılda doğru dürüst bir kadro kuramamış olmasının faturasını kim ödeyecek?
Elbette futbolda ve hayatta böyle tuhaf başarı kıstasları yok. Kıstas belli. Başaran başarıyor. Demirören ise hiçbir vakit başaramadı. Karabükspor gibi mütevazı bir takım karşısında perişan olan, hakem marifetiyle bir puanı ve en az iki oyuncusunu kurtaran Beşiktaş’ın patronu, verilmeyen bir gol yüzünden kıyamet koparıyor ama rüya takım diye adlandırdığı kadro başarısız. Hakemlerin onca kayırmasına rağmen…
Çünkü başkanının başarı kriterleri yanlış. Yani çok kötü yönetiliyor.
Cemalettin N. TAŞCI