Devir Değişiyor, Devran Aynı
Yılmaz Özdil’in ettiği laftan hoşlanmıyorsanız ne yaparsınız? Herhalde itiraz edersiniz, kendi tezinizi ortaya koyarsınız ve saire. Gidip de patronuna “şunu işten at” demezsiniz herhalde. (Şimdi birden bir kurt düştü içime, demezsiniz di mi?)
Özdil’in kendisini bilmem ama Özdilgiller, karabudunun karşısında hezimete uğradıklarında, Paşa babalarına gidip ağlaşırlardı. Paşa babaları da durumdan vazife çıkarır, duruma el koyar, kendisini hakem ilan eder, karabudundan birkaç kişiyi oyundan atar, bir iki penaltı icat eder, karabudunun gollük ataklarını ofsayt bahanesiyle keser, skoru az çok eşitlerlerdi.
Şimdi, görüldüğü kadarıyla, bir vakitler Paşaların yaptığını Erdoğan yapıyor. Anlaşılan o ki, Erdoğan’ın finanse ettiği / ettirdiği medya görünümlü şeydeki kalemşorlar, babalarına gidip “biz bunlarla baş edemiyoruz, artık ne lazım gelir sen bilirsin” filan diye şikâyet ediyorlar. Eh, tirajlara bakınca, onca reklam iltimasına rağmen gelirlerin giderleri dengeleyememesine bakınca, baş edemedikleri de görülüyor zaten. Evde —icabında sıfırlanması problem kaynağı da olsa— istiflenmiş paraları durmadan bu çocuklara dağıtıp durmak da olmaz. Ne de olsa, hazıra dağ dayanmaz.
***
Malum zevatla bir konuda hemfikiriz: Özdil pek de matah biri sayılmaz. Ama işte oncağız, yanında birkaç kişiyle birlikte, arkalarına o kadar destek konmuş güruhu tarumar etmeye kâfi geliyor. Varın siz Özdil’i diline dolayıp duranların kalibreleri hakkında bir tahminde bulunun artık.
Devir değişse de, devran aynı yani. Vasıfsızlar, kendilerinden daha vasıflı olanları alt etmek için kendilerini geliştirmeyi filan düşünmüyorlar. Mızıkçılık yapıyor, babalarının arkasına saklanıyorlar…
Babaları da baba hani. Çocuklarının neden bu kadarcık akıl ve vasıf sahibi olduklarını anlamak için ona bakmak kâfi.