Dokunmasanız
Aşağıdaki linkte, bir meslektaşımın benimle paylaştığı bir yazı var. Otomasyonun yol açtığı işsizliğin sebep olduğu mana kaybına, Amerikanca işaret ediyor.
https://kevingue.wordpress.com/2015/01/05/logistics-automation-and-us/
Amerikanca, yani bir Amerikalı için mana neyse öyle… Ama ilaveten Amerikanca, çünkü otomasyonun yol açtığı kayıpların telafisinin de, bu işi iş edinmiş birileri olmazsa mümkün olmayacağını ima ediyor.
Ben öyle düşünmüyorum.
İş dediğimiz şeye bugün yüklediğimiz mana, on binlerce yıllık tarihin sadece son derece sınırlı bir döneminde geçerli olmuş bir şey. Yani, mesela büyük dedelerimiz, muhtemelen, sadece bir düğmeye basmakla hayatlarını kazanabiliyor olsalardı, kazançlarını hak etmek için durmadan düğmeye basmak gibi bir motivasyonla davranmayacaklardı. Sadece lazım geldiğini hissettiklerinde düğmeye basacaklardı ve mesela günlerce hiçbir düğmeye basmamış olsalar da, aldıkları ücretten bir rahatsızlık duymayacaklardı.
Birkaç nesil önce böyle değildik yani, yenilerde olduk. Birkaç nesil sonra da çok başka birileri olacağız. İş denen şeyle, emek denen şeyle, tüketim denen şeyle —eğer olurlarsa— torunlarımızın ilişkisi, bizimkinden çok farklı olacak.
Ve daha mühimi: Bu değişim, bir yerlerde birileri böyle bir değişimi planlayıp gerçekleştirdiği için olmayacak.
***
Dünyada bir problem, bir mutsuzluk kaynağı, can sıkıcı bir şey gördüğümde, “biri buna el atmalı” demenin aklıma ne vakitten beri gelmiyor olduğunu hatırlamıyorum. Ama son yıllarda sık sık, ODTÜ’de aldığım Mühendislik Ekonomisi dersinden aklımda kalan biricik şeyi hatırlıyorum: Yatırım alternatifleri sıralanırken, en sonda mutlaka “do nothing” (dokunma) alternatifi oluyordu.
Çok yıllar sonra, Hürriyet’te yazarken Ege Cansen, bir mahalli seçim öncesi, “hiçbir şey yapmayacak Başkan istiyorum” mealinde bir yazı yazdıydı, bayıldıydım.
Birbiriyle bağlantılı olsa da iki ayrı şeyden söz ediyorum: (a) Hiç lazım olmayan şeyleri, sadece çalışıyor görünmek, bir şeyleri hak etmek için yapıp durmamız, (b) böyle yapmanın —ve başka şeylerin— saçmalığını görüp, bu saçmalığı ortadan kaldırmak için bir şeyler yapmaya yeltenmemiz.
“Dokunmayın, dağınık kalsın” diyeceğim de, hiç manası yok. Susayım ben.