Dokunmayın Erdoğan’a
Anladığım kadarıyla birileri, mevcut gidişattan Erdoğan’ı mesul tutan bir açıklama yapmış. Erdoğan’ın beslemeleri yine “her şeyi Erdoğan’dan biliyorsunuz” teranesini akıl niyetine piyasaya sürmüşler. Kimler? Vakti zamanında “süreç Erdoğan’ın dehasının eseridir”, “kimsenin yapamadığını Erdoğan yaptı, kanı durdurdu” mealinde kükremiş olanlar.
Eh, biz buna alışığız. Ergenekon filan pişirilirken “Erdoğan vesayete meydan okudu”, rezillik ortaya çıkınca “hep paraleciler yüzünden”, Ortadoğu’da işler yolunda giderken “hah işte bölgenin yüzlerce yıldır beklediği kahraman”, rezillik ortaya çıkınca “üst aklın işi”, memlekete para yağarken “Erdoğan’ın iktisadi zaferi”, rezillik ortaya çıkınca “Merkez Bankası faizi düşürmüyor da ondan”. Zat-ı şahaneleri halkoyuyla seçildiği için oturan Cumhurbaşkanı olmayacak, yani yapıp ettiği her şeye, sanki parti başkanıymış, Başbakanmış gibi davranmaya hakkı var. Ama memlekette yolunda gitmeyen işlere dair hesap sorulunca, birden sorumsuz…
***
Erdoğan beslemelerinin imal etmeye çalıştığı algıya bakarsak, Kürt meselesinin çözümü HDP’nin işi. Neden? Herhalde Kürt olduklarından. Başarı olursa gerçi Erdoğan’a yazacağız ama başarmak –mademki Kürtler– HDP’nin vazifesi. Eh, bu mantıkla bakarsak, mesela beş hukukçu milletvekilini Hukuk Partisi çatısı altında toplayalım, adalet sisteminin problemlerinin çözümünü onlardan bekleyelim. Beş çevreci milletvekilini Çevre Partisi adıyla örgütleyelim, çevre problemlerini onlar çözsün. Beş turizmci milletvekilini Turizm Partisi adıyla örgütleyelim, turizmin problemlerini onlar çözsün.
Ama… Elbette kırmızıçizgilerimiz var: AKP iktidar kalsın. Her çözümsüzlükten ilgili partiyi mesul tutalım ama her çözümün artısını AKP’ye yazmayı ihmal etmeyelim.
Canlarım benim…
***
Araştırmalar şimdilerde ne derse desin, işler böyle giderse ve AKP şapkadan tavşan çıkaramazsa, AKP’den MHP’ye dramatik bir oy kayması olacak. Bana öyle görünüyor ki, ortada hazır bir tavşan filan yok. Çünkü tavşan çıkarmaya ihtiyaç duyulmuyor. Çünkü –dün de dediğim gibi– Erdoğan’ın beslemeleri ahalinin AKP’ye oy vermesini default halmiş gibi görüyor, herkesin sandığa gittiğinde fabrika ayarlarına dönüp AKP’ye oy vereceğini zannediyor. Bence fena halde yanılıyorlar.
Gelelim öte tarafa…
MHP oylarındaki her tırmanış, HDP oylarında tırmanmayı tetikler. AKP’liler araştırmalarda, “çözüm süreci yüzünden kaybedilen oylar”ın muhasebesini iyi kötü yapıyorlar. Ama “çözüm sürecinin tıkanması yüzünden kaybedilen oylar”ın muhasebesini, koşa koşa gidiyor oldukları seçimden sonra, HDP’ye giden Kürt olmayan oylardan muhasebeleştirebilecekler. “Tabanımızın karakteristik özellikleri” filan deyip duruyorlar. Unutuyorlar ki, cetleri RP, zirve yaptığında 20 puan civarında oy almıştı. RP’nin o kadar oy aldığı Türkiye’de ANAP ve DYP’nin ölüleri, toplamda 35-40 puan alıyordu. Şimdi AKP’nin tabanında onlar var.
6 Haziran günü söyle yazmışım:
“HDP’nin ışıltısı sandığa nasıl yansır bilemesek de, Türkiye’nin önümüzdeki dönemine muhtelif biçimlerde yansıyacak, bunu tahmin edebiliriz. Yapılıp edilenler sandıkta yüzde onu geçmek için yapıldı evet, ama yapılıp edilenlerin yan ürünleri, ürünün kendisinden daha kalıcı ve daha müessir olacak. Her vakit olduğu gibi… Mesela Kürtlerin politikaları artık çok merkezli olacak. İmralı-Kandil aksının kendi aralarındaki gerilimlere rağmen bir biçimde tayin edici olduğu dönem sona erecek. Sadece HDP ve/veya Demirtaş değil, daha çok da bu kampanya döneminde gönüllü HDP destekçisi olan genç/okumuş kesimler Kürtlerin politikalarında hissedar olacaklar.
“Bu hal, İmralı-Kandil aksını birbirine yaklaştırabilir ve seçim sonrasında memlekette şiddet tırmanabilir. Ama artık cin şişeden çıktı. Eski düzeni tesis etmek artık mümkün olmayacak. Şiddetten başka bir şey bilmeyenler, öyle veya böyle yalnızlaşacaklar…”
Geçen gün de şöyle demişim:
“PKK bir araçtı, AKP de… Her ikisini de yaratanlar ve her ikisinin de kurbanları aynı kişiler. Her ikisinin serencamında da, başlangıçta birileri kazansa da, neticede hepimiz kaybetmeye başladık.
“Ve lakin…
“Her ikisi de direniyor. Direnecek. Gerekirse birbirlerinden destek alarak ayakta kalmaya, hayatta kalmaya çalışacaklar, çalışıyorlar.”
Hâlâ aynı yerdeyim. HDP’nin son dönemde ciddi ölçüde başarısız olduğunu düşünüyorum. Ama kalın çizgili dinamiklerin HDP’nin başarısına çok hassas olmadığını da düşünüyorum. Dolayısıyla, hikâyesi terör ve iç savaş olan bir seçimden AKP, koalisyon ortağı bile olamayacak şekilde çıkabilir. Çünkü ahali, PKK’yı tasfiye etmenin yolunun –HDP’yi değil– AKP’yi tasfiye etmekten geçtiğini hissediyor. Bu his kolayca elle tutulur hale gelebilir.
Benden söylemesi.