Elçi’yi Kim Öldürdü?
Tahir Elçi’yi kim öldürdü, bilmiyorum.
Öldürenin muradı neydi, onu da bilmiyorum.
Ama bu cinayetin ne gibi neticeleri olacak, az çok tahmin edebiliyorum. O neticeler, bence, Elçi’yi kimin ve hangi sebeple öldürdüğünden daha mühim.
Ama oraya gelmeden bir kaç tespit yapayım, içimde kalmasın.
Çok konuşan ve tabii olarak hep boş konuşan bir devletimiz var. Her kademedeki zavallı kudret sahipleri, her vesileyle, incir çekirdeğini doldurmayacak lafları edip duruyorlar. Dediklerine kendileri inanmıyorlar. Kimse de inanmıyor. Ama hangi fiyata bu aşağılık rollere razı olduklarını hiç anlamadığım, lağım ağızlı, insan suretindeki tetikçileri, gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada bağırsaklarını ağızlarından boşaltarak memleketi devasa bir kanalizasyon çukuru haline getiriyorlar, devlet katından söylenen lafların lüzumsuzluğu, manasızlığı, haysiyetsizliği güme gidiyor.
Erdoğan ve çetesinin milletle buluşturduğu devlet, orada burada bombaların patlayıp onlarca insanı öldürmesini, tehdit altındaki bir kamuoyu önderinin güpegündüz ensesinden kurşunlanmasını filan önleyemiyor ama her türlü sivil protesto teşebbüsünü müthiş bir maharetle önlüyor. Sonra kendilerine devlet diyorlar, milletle buluşmuş devlet diyorlar, filan. Sözün içini boşalttıktan sonra elbette, ne dersen de artık.
***
Gelelim asıl meseleye…
Erdoğan ve çetesi devleti millete götüremedi ama milleti devlete götürdü. Bir buluşma gerçekleşti yani, ama söylenenin tam tersi yerde. Devlet eline çiçek alıp millete gidecekti, millet devletin yatağına sokuldu. Tecavüze uğradık ve bize, “iyi ama bu da seks” diyorlar.
Yalan söylemiyorlar, dediklerinde kinaye filan da yok. Zaten anladıkları bu. Kendi özel hayatları da farklı değil yani. Üstelik orta yerde bir yığın sahipsiz çocuk da var işte. Besbelli değil mi bir buluşmanın gerçekleştiği? Hepimize kastettiği neredeyse aşikâr olan bir suikastın hemen ardından, daha cinayet teyit edilmeden, “devlet yaptı”, “yok PKK yaptı” diye birbirine giren şu cahil, cehaletinden habersiz, hatta cehaletinden gurur duyan manasız yığınlar, Erdoğan ve çetesi meşum buluşmayı tesis etmeden önce yoktular.
Neticede, Elçi’nin öldürülmesi vahim bir iş. Eğer tek başına bir işse, çok da manasız görünüyor. Ama muhtemelen tek başına bir iş değil. Yani arkası gelecek. Türkiye’nin fay hatlarına yeni müdahaleler de olacak yani. Neler olup bittiğini anlamaktan aciz bir budalalar çetesi, var olan küçücük beyinlerini bir Başkanlık meselesine takmış, olup biten her şeyi “Bizim Başkanlık hikâyemize nasıl etki eder” diye düşündüklerinden, bu yaptıkları şeyi de düşünmek zannettiklerinden, başımız fena halde derde girecek. Şaşırmayın, bugünleri arayacağız yani.
Belki de bu yıkıntının altından sahiden bir Başkanlık da çıkaracaklar: Bir butik devletin başkanlığını…
Eh, o da Başkanlık olacak işte.
***
Bölgenin yüz yıllık düzeninin –yani adına bölge düzeni denen zulmün– artık sürdürülemeyeceği çoktandır belliydi. Yerine konacak şeyin nasıl bir şey olacağı ise belli değildi. Memleketin mürekkep yalamışları “bak Medeniyetler Çatışması dedi biri, yok öteki BOP dedi” filan diye kıyametleri koparmaktan başka marifet sergileyemediler. Fikir jimnastiği niyetine imal edilenlere mimari proje muamelesi yaptılar. “İstemezük” dediler, gayrısını demediler. Neticede, “burada biz de varız, bize rağmen oyun kuramazsınız” diyen, sadece Kürtler oldu. Oyun da Kürtlere göre şekillendi.
Tarih, Kürtlerin akıllıca ve sağduyulu davrandıklarını yazacak. Kazandıklarını tek başlarına koruyamayacaklarını, ortak olarak Türkiye’yi tercih ettiklerini sergilediler. Ama aklını Başkanlık ekmeğine katık etmiş olanlar, bu tarihi fırsatı heder ettiler. Öngörülemez olduklarını gösterdiler, hatta öngörülemez olmakla övündüler.
Şimdi Kürtlerin Türkiye’den beklentilerinin sıfırlanması gerekiyor. Sıfırlanacaktır.
Sonra?
Sonrası çok da öngörülemez değil. Erdoğan ve çetesinin ne yapacağı öngörülemez olabilir ama onların öngörülemezliklerinin sonunda bölgenin nereye doğru gideceği hiç öngörülemez değil. Merkezinde Kürtlerin olacağı, Kürtlerin İran ve İsrail tarafından kontrol edileceği bir emperyalist proje hayata geçirilecek.“Ama biz daha iyisini yapacaktık, bırakmadılar” lafları laf niyetine, ağız görünümlü lağımlardan boca edilip duracak ama netice değişmeyecek.
Türkiye ve Rusya kaybedecek.
İran kazanacak. Rusya-Hindistan aksını orta yerden bölmüş olan, bölgeyi –kendi içinde dengesiz– İran-İsrail-Kürdistan sacayağıyla kontrollerinde tutacak olan Batı kazanacak.
Yazık ki Kürtlere de pek bir hisse düşmeyecek.