Faustlar Savaşı
Goethe’nin Faust’u, büyük projesini inşa etmeye kalkıştığında “bana bir akıl ve bin el yeter” demişti.
Faust, bilenler bilir, Allah’ı inkâr etmemişti, O’na isyan etmişti. Allah’ın insanlardan esirgediğini düşündüğü düzeni O’na rağmen tesis etmeye teşebbüs ettiği için, birçok kişiye göre, modern insanın arketipidir. Elinde ne olağanüstü teknolojiler ve ne de büyülü güçler vardı. Sadece, gönüllü olarak boyun eğmiş neferlerden müteşekkil, kalabalık bir orduya sahipti.
Goethe’nin kâğıt üzerinde yaratmasının üzerinden çok geçmeden, Faustlar ete kemiğe büründüler. Mesela üç çeyrek yüzyıl kadar sonra Ford, Model T’leri yapmak için gereken 7882 operasyonun 949’unun güçlü kuvvetli, idmanlı erkek, 3338’inin sıradan fiziksel kapasiteye sahip erkek gerektirdiğini, kalanların büyük bölümünün kadınlar ve çocuklar tarafından da yapılabileceğini hesaplamıştı. Ama bununla kalmadı. Yaptığı çalışmalar 2637 operasyon için bacakların birinin, 670’i için ise her ikisinin de lüzumsuz olduğunu göstermişti. 715 operasyonda kollardan biri, 2’sinde her ikisi birden olmasa da olurdu. 10 operasyon için ise gözlere ihtiyaç yoktu.
Bilmem ayrıca ifade etmeye lüzum var mı, Model T’leri imal etmek için, Ford’un aklından başka akla ihtiyaç yoktu.
***
12 Eylül rejimi, siyasi partileri, üniversiteleri, kamu kuruluşlarının pek çoğunu ve hatta devleti, bir akıl ve bin elden mamul ordular halinde tasarladı. 12 Eylül’ün hemen her marifetine itiraz edenlerin büyük bölümü, tasarının ardındaki bu niyeti ya görmezden geldiler veya mecburen görmek zorunda kaldılarsa onayladılar. Çünkü her biri birer Faust idi, birden çok aklın kakofoniye, en azından lüzumsuz tartışmalarla vakit kaybına yol açtığından şüpheleri yoktu. Onlar da fabrika gibi bir toplum talep ediyorlardı. Yapılacak şey, yürünecek istikamet belliydi. Tek ihtiyacımız, bir an önce davranmaktan ibaretti.
Bugün Türkiye’nin Meclisinde yer alan siyasi partilerin her biri, bir akıl ve bin elden mamul. Medya organların neredeyse her biri, siyasi partilerden birinin propaganda uzvu halinde. Yani 12 Eylül başardı.
***
Faust, projesinin bütünlüğünü yaraladığı için, yaşlı çiftin kulübesini kafasına takmıştı. Yaşlı çift kulübelerini terk etmek için hiçbir fiyata razı gelmeyince, Mephistopheles Faust’un muradı olsun diye onları ortadan kaldırmıştı. HSYK elbette o yaşlı çiftleri pek andırmıyor, onların da Faust’tan bir farkları yok. Sadece Mephistophelesleri başka. Ama bu hal, onların kulübesini ortadan kaldırmak isteyenleri haklı kılmıyor.
12 Eylül Anayasasının derhal ve tavizsiz değiştirilmesi gereken yanı ruhuydu. Yani siyasi partilerin, medya organlarının, üniversitelerin, bir akıl ve binlerce kulun ellerinden teşkil edilmesini önleyecek düzenlemelere ihtiyaç vardı. Yapılan onca yama ve şimdi yapılması planlanan yenisi ise, Anayasanın ruhuna tamamen uygun. Demokratlığı kendinden menkul bir takım Genel Başkanlara, kendi aklına uygun HSYK’lar filan tayin etme fırsatı da sağlayacak. Memleketi neferleştirme yolunda bir eksiklik daha telafi edilmiş olacak, 1982 Anayasası tahkim edilecek.
Canım dayım, yattığın yerde rahat uyu, “sana güneşi gösteriyorlar, sen parmağa bakıyorsun” derken prensip olarak haklıydın. Ama bak bize güneş diye cambazı gösteriyorlar. Biz cambaza bakarken, elimizde, cebimizde ne var ne yoksa çekip alacaklar. Bakmayalım mı parmaklara, sahiplerine, gözlüklerine?
Cemalettin N. TAŞCI