Fenerbahçe Neden Ajax Kadar Olamadı?

Eskişehirspor’un müesses nizama başkaldırdığı yıllardı. Şampiyonluk iddiasıyla açılan bir sezonun Eskişehir’deki ilk maçında, misafir Altay’dı. Mustafa Denizli, o zamanki namıyla Büyük Mustafa, Eskişehirspor’u neredeyse tek başına teslim almış, Altay maçı 2-0 kazanmıştı. Eğer Altay’ın doğru dürüst bir santrforu olsa, Eskişehirspor tarihi bir hezimete uğrayabilirdi.

Tribünlerdeki şaşkınlığı ve hayal kırıklığını tahmin edebilirsiniz. Hayalleri yıkılmış yirmi bine yakın seyirci, maç bittiğinde tribünleri boşaltmadı. Bütün futbolcular ve yedekler soyunma odasının yolunu tutarken, Büyük Mustafa, kendisini coşkuyla alkışlayan Eskişehirlileri selamlamak için sahada bir tur atmak zorunda kaldı.

Bilenler bilir, Mustafa’nın futbol hayatında benzer çok maç vardı. Yani şaşırtıcı olan Mustafa’nın performansı değildi. Alışılmamış olan şey, hayalleri büyük darbe yemiş bile olsa, Eskişehir seyircisinin, güzel olanı teşhis edebilmesi ve desteklemesiydi. O seyirci, o dönemde Federasyon tarafından en sık cezalandırılan seyirciydi, bilir misiniz? Hakemler, cezalar kâr etmedi. Ancak hâsılat taksim sistemi değiştirilerek Eskişehirspor’un ipi çekilebildi.

Eğer İstanbullular Eskişehirspor’un hakkından gelebilmek için oyunu saha dışına taşıramasaydılar, kuralına göre oynasalardı, belki şimdi bir Arsenal, bir Valencia, bir Inter olabilirlerdi. En azından bir Ajax, bir Porto, Bir Olympic Lyon olmamaları için bir sebep yoktu. Eskişehirspor ise belki de bir Barcelona olabilirdi. Siz isterseniz 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar marifetiyle siyaset minder dışına sürülmeseydi diye de devam edebilirsiniz.

Eskişehirspor’un ümüğü sıkılınca, önce Büyük Mustafa’yı dakikalarca ayakta alkışlayan seyirci tribünlerden çekildi, yerini holiganlar doldurdu. Ama artık Eskişehirspor bir tehdit olmadığı için, seyircisinin ikide bir cezalandırılması da gerekmiyordu. Cezalar hızla seyreldi. Çok geçmeden Eskişehirspor futbol sahnesinden çekildi.

On yıldır Eskişehir’de bir şeyler oluyor. Eskişehir başka bir düzlemde, müesses nizama yine meydan okuyor. Eskişehirspor seyircisi de bu isyana bigâne kalmadı. 2006’da, iş güç sahibi sekiz Eskişehirsporlunun oluşturduğu Bando-ESES, tamamen gönüllü bir oluşum olarak, bugün on sekiz kişiye ulaştı. Bir vizyonları var mesela, küfrü yok etmeye katkıda bulunmaktan, tribünlere renk getirmekten, şanlı Eskişehirspor camiasından övgüyle söz ettirmekten, ülkede örnek olmaktan söz ediyorlar.

Ama asıl dikkat çekici olan, misyonları: Müsabakalardaki sonuç odaklı seyir alışkanlığı yerine, görsel etkinlikler eşliğinde takımın koşulsuz desteklenmesine ön ayak olmanın, hiçbir kurum ve kuruluşa bağlı kalmaksızın, her zaman ve her koşulda örnek taraftar duruşu sergilemenin yanına koydukları şu cümleye bakar mısınız: Gelecek nesillere sportif ve kültürel anlamda her zaman övünebilecekleri bir miras daha bırakabilmek.

Bando-ESES’in misyon ve vizyonlarında dile getirdiklerinin hiçbiri, en azından bugüne kadar, lafta kalmadı. Ama sizin pek haberiniz olmadı. Çünkü spor medyasının başka, daha mühim işleri var. Haberiniz olmayacak da, çünkü bu Eskişehir ile birlikte bu Eskişehirspor da başkaldırmayı sürdürecek. Tehdit olduğu hissedildiği anda nelerle karşılaşacaklarını tahmin etmek zor değil.

Neyse yeni bir sezon bugün başlıyor. Herkese hayırlı olsun.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin