Glutamat Eksik

Daniel Bor, The Ravenous Brain’de, bilinç denen şeyin aslında beyin fonksiyonlarından zuhur eden bir şey olduğunu öne sürüyor. Bana uyar. Başka türlüsü bana zaten mümkün görünmüyor.

Benim için yeni olan şu ki, her ne kadar beynin tamamı bir biçimde rol sahibi olsa da, özellikle kısa süreli belleğin ve prefrontal parietal network’ün bilincin zuhurunda anahtar rol oynadığını iddia ediyor Bor. Bunlar neyse ne… Ama meseleyi getirip, muhtelif zihinsel rahatsızlıklara bağlıyor.

Nöronların aktivasyonunda glutamat adlı nörotransmitterin önemli bir rolü var. Akstivasyonun bastırılmasında —ki aktivasyonun kendisi kadar mühim bir fonksiyon— GABA’nın… Bor, mesela otistiklerde, bu iki kimyasal arasında ciddi bir dengesizlik olduğuna (glutamat fazla, GABA eksik) işaret ediyor. Dolayısıyla, otistiklerin fazla-bilinçli olduğu gibi bir tespite ulaştırıyor bu hal onu. Diğer zihinsel aksaklıklarda, mesela biyolojik olarak otizmin tam zıddı olan şizofrenide, dengesizlik de zıt istikamette.

***

İnsan türünün biricik olup olmadığı tartışılıp duruyor. “Ama bizim lisanımız var” diyor birileri, diğerleri atılıyor: “Diğer türlerde de ilkel de olsa haberleşme mekanizmaları var, zaten gorillere lisan da öğretilebiliyor, aradaki fark mahiyet farkı değil, olsa olsa nicelik farkı” diye. Bor, insanın biricik olduğu kabulüyle yazmış hep. Evet, belirli bir evrim zincirinden geliyoruz ve yapısal olarak tastamam aynıyız diğer canlılarla. Ama insanın sahip olduğu türden bir bilinç, Bor’a göre, diğer canlılarda yok. İnsan bilinci, diğer primatların sahip olduğu bilgiişlem unsurlarının tastamam aynı unsurlara sahip ama bazı nicel farklılıklar, neticede belirli bir mahiyet farklılığına yol açmış.

Bu mahiyet farkı yüzünden, son derece karmaşık ve yüksek potansiyelli insan beyni —tastamam aynı karmaşık yapısının neticesi olarak— son derece kırılgan da… İnsan türünün, diğer memelilerde, hatta diğer primatlarda benzerine rastlanmayacak kadar çeşitli zihinsel rahatsızlık portföyü olduğu, insanın —hayatının en azından bir döneminde— zihinsel rahatsızlıkla karşılaşma ihtimalinin, diğer primatlarınki ile kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğu görülüyor. Mesela uyku düzeninin bozukluğu, beynin kimyasında ve dolayısıyla da işleyişinde, kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Bor’a göre, muhtelif zihinsel aksaklıkların bir neticesi gibi algılanan uyku düzeni bozukluğu, bir netice değil, sebep.

***

Şizofrenlerde prefrontal kortekste dopamin seviyesini düşürmeye yönelik ilaç tedavilerinin yaygın olduğunu biliyoruz. Ama Bor’a göre, prefrontal kortekste dopamin seviyesinin yüksekliği, beynin genelinde glutamat eksikliğine beynin gösterdiği bir reaksiyondan ibaret olabilir. Bor’un iddiasına göre, zaten psikiyatride bu yönde bir perspektif değişimi de başlamış.

Ne anlıyoruz?

Bir yerde, açık seçik gözlenen bir dengesizlik hali var. Problem açık seçik görünüyor. Ama bahse konu olan dengesizliği gidermeye yönelik çabalar, beklenen neticeyi vermiyor. Çünkü dengesizliği durmaksızın yeniden üreten, sizin geliştirdiğiniz çözümlere alışan bir arkaplan var. Tam da Türkiye’nin hali gibi. Bir yanda AKP’ye gebelik etmiş, şimdi de annelik eden şartlar var. Öte yanda bu şartların imalatında ciddi rol almış, ama bir yandan da kendilerini AKP’nin hasmı olarak gören bir kesim. Her iki taraf da apaçık gördükleri problemin çözümü için bir diğerini bastırmaya uğraşıyor. Ve her ikisi de, böyle yapmakla, bir diğerini yeniden üretiyor.

Hâlbuki glutamat eksik.

Yani mesela şehirler eksik. Yani mesela basın eksik. Yani mesela üniversite diye bir şey yok. Elinde şehirleri, basını, üniversitesi olmayan bir toplum ne yapabilirse, ortaya o çıkıyor. Birileri daha çok namaz kılarsak ortaya daha iyi şeyler çıkabileceğini, diğerleri de Onuncu Yıl Marşını daha sık dinleyip, Köy Enstitüleri için daha çok ağıt yakarsak işlerin yolunda gidebileceğini zannediyor gibi davranıyor. Halbuki hepimiz her gün beş vakit namaz kılsak da veya her gün beş vakit altı oku zikretsek de çok şey değişmeyecek. Çünkü glutamat eksik.

***

Fen Liseli bir dostum vardı. Bilimsel tutumdan taviz vermeyi kendisine hiç yakıştıramazdı. Belinden sorunu vardı. Bilimsel bulmadığı için de, alternatif tıbba hiç müracaat etmemeye kararlıydı. Ama kurumsal tıp çare olamadı. Çok yıllar sıkıntıyı yaşadıktan sonra, bir gece, ağrıları dayanılmaz seviyeye yükseldiğinde, bir Bulgar’a teslim olmaktan başka çare bulamamış. Birkaç hafta sonra bana, kendisinden duyduğu utancı gizlemeden, alternatif tıbbın çare olduğunu anlatmıştı.

Alternatif tıbbın kurumsal tıptan niye daha az bilimsel olduğunu bilmem. Benim bilimsellik anlayışıma göre, kurumsal tıp da pek bilimsel değil. İşaret etmek istediğim husus, bilimi bir tür din gibi algılamaya başladınız mıydı, mesela alternatif tıbba müracaat etmek de küfür gibi gelmeye başlıyor size. Bor’da da benzer bir duyguya kapıldım. Zihinsel problemlerin çözümü için ilaç endüstrisinin henüz pek cahil olduğunu ama bilimsel takılarak zamanla daha iyi işler yapacaklarını filan söyledikten sonra, adeta utanarak, meditasyonun daha çok işe yaradığını söylüyor. Sonra da yanlış anlaşılmamak için, hemen ekliyor: “Metafizik bir şeyden söz etmiyorum”.

Araştırmaların gösterdiği kadarıyla, meditasyon, prefrontal parietal network’ü daha etkin ve verimli kılacak şekilde, fiziksel olarak değiştiriyormuş. Prefrontal parietal network daha verimli olduğunda da, insan beyninin, aşırı yük altında kırılma riski düşüyormuş. Yani Bor’a göre, birçok zihinsel rahatsızlığın temel sebebi stres ve stresle baş etmenin bilinen en etkili metodu da meditasyon.

Bor’un meditasyon tarifine bakacak olursanız, namaz tam da öyle bir şey. Eh, biz gençken, namaz kılanların önemli bir bölümü, sahiden de meditasyonun faydalarından faydalanmış gibi görünen insanlardı. Öfkelenmezlerdi mesela. Hayata ve diğer insanlara karşı daha yumuşak, daha bilgece bir tutumları vardı. Erdoğan ve avanesi neyse, tam tersiydiler yani.

O güzel insanlar, o güzel namazları kıldıkları seccadeleri alıp gittiler galiba. O güzel insanların güzelliğini idrak edemeyip —namaz kılıyorlar diye— onları düşman belleyenler, kendileri gibi hasımlar buldular.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin