Görmesem de Olur
Erdoğan’ın danışmanlarından biri eyalet lafı etmiş, bu da Bahçeli’ye çok dokunmuş. Ülkücüler —hani başlarında kendisi gibi birinin, koltuk uğruna partilerini tarumar eden bir acuzenin oturup durmasına ses etmeyen tosuncuklar— şimdi ne derlermiş?
Sahi ne derler?
Adamın biri oradan “Evet farzdır” filan diye fetva verecek, herif örümcek ağlarından filan söz ederek kendini peygamber yerine koyacak, devletin ve devlet bankalarının reklam bütçeleri bir evet uğruna talan edilecek, hani neredeyse “şurada bir Hayırcı var ama çoktandır kadınsız, karınızı bir geceliğine verirseniz Evet verebilir” deseniz karılarını verecekler, her gün kendi ahlaksızlık ve vicdansızlık rekorlarını kıracaklar, hayatlarında bir tek eşit mücadeleye girmemiş bir alçaklar çetesi memlekete duyulan son inanç kırıntısını kendi kendilerine başlarına ördükleri çorabın içinden çıkabilmek için heder edecekler, ülkücülerin kılı kıpırdamayacak. Ama orada bir danışman eyalet lafı etmiş…
Bak şimdi gözüme uyku girmez benim —ve mesulü de sadece Şenol Güneş olmaz ha…
Bu eyalet lafı çok ürkütücü… Ülkülerini sevdiğim o ülkücüleri şimdi ne yapacak, bunu düşünmekten uyuyamaz insan.
Memleketin gördüğü en aşağılık, en alçak çete, hırsızlıkları sekteye uğrarsa korkusuyla, meydan meydan, ekran ekran, sütun sütun her türlü rezilliği işledi. Bir aydır mide bulantısından, öğürmekten canımız çıktı, Bahçeli’nin ve tosunlarının gıkı çıkmadı. Herkesten çok sevdikleri vatan nasıl bir şeyse, herkesten çok sahip çıktıkları devlet nasıl bir şeyse, Erdoğan’ın ve çetesinin bir aydır yapıp ettiklerinden hasar görmedi. Ama o danışman yok mu o danışman, eyalet lafı edince… Birden…
Sen nasıl bir mahlûksun be? Nasıl bir malzemeden imal ettiler seni?
Şimdi o tosuncukların, akıl niyetine kafataslarının içinde taşıdıkları şeyle bir de, “gördün mü bak Bahçeli’yi, AKP’yi sandığa götürdü, son anda çark etti, Hayır çıkarttı” filan gibilerden efsaneler de imal eder —Hayır çıkarsa. Senin gibi bir acuzeden kahraman imal edenler bu memleketin en vatanseverleri, en devletseverleri ise, sen onların şefi isen… “Batsın bu ülke” demenin manası yok, zaten batmış.
***
Vatan, millet, devlet, din filan deyip duranlar, bir aydır, geçtim herhangi bir kutsal değere sahip olmayı, vahşi bir kabilede yetişmiş bir yabaniyi bile isyan ettirecek adilikleri, her gün, her gün gözümüze soktular. Çocuğun eline don indirmeli pankartlar tutuşturmak türünden iğrençlikleri günde birkaç defa sahnelediler. Bir Evet uğruna, insanı insanlığından utanır hale düşürdüler. Vatanı, milleti, dini, ne varsa bozuk para gibi harcadılar.
Her gün olup bitenin bir günde olanı bile, bu memlekette, kıyam sebebi olurdu. Ama adiliğe, iğrençliğe alıştıra alıştıra, yalana, azgınlığa, hırsızlığa, cinayete, katliama alıştıra alıştıra milleti iğdiş ettiler. Ayağa kalkamaz hale getirdiler. Bahçeli ve tosuncukları, bu iğrençlikler sahnelenirken en yakından seyrettiler, Erdoğan her tökezlediğinde koşup koltuk değneği oldular.
Ama danışman eyalet lafı etmeyecekti.
***
Evet çıksın, eyaletlere bölünesiniz. Başınız bir eyaletteyken götünüz oraya sığamasın, başkasına kalsın.
Evet çıksın, Erdoğan şimdiye kadar sattıklarına benzer biçimde hepinizi satsın. Hepinizi… Yine bir terör örgütü icat etsin, hepinizi ona üye olmakla itham etsin. Derdinizi anlatacak bir tek merci bulamadan, evinizden başınızı çıkaramadan, sizi adam diye koynuna alan kadınla, size “baba” diyen çocuklarınızla birlikte, sebep ve vasıta olduğunuz zulmün bin beterini tecrübe ederek, çaldıklarınızdan bir tek kuruş harcayamadan, açlıktan nefesiniz kokarak, olabildiği kadar uzun yaşayın… Çok uzun…
Hadisler, ayetler uydurulsun, maruz kalacağınız zulmü meşrulaştırmak için.
Ben görmesem de olur. Ben görmesem daha iyi olur, çünkü yarattığınız eşkıya, size, benim size hak görebileceğimden, bir insanın maruz kalmasına şahit olmaya katlanabileceğimden çok daha muazzam adilikleri yapacak. Yapsın.
Ben görmesem de olur.