Hangi Kadın

Aslında köşe yazarlarının piyasalara verdiği hasar masalı konusunda ısrar edecektim ama dünün mana ve ehemmiyeti sebebiyle, bu ısrarımı Perşembe’ye erteledim.

***

Ece Temelkuran’dan alıntılıyorum:

Şeyh Sait isyanına katılanlar katledilir. Kesik başlar, isyana katılan Musa Beyin kız kardeşi Gülnaz Hanıma gösterilmek üzere jandarma karakolunda yere dizilir. “Tanıyor musunuz?” diye sorulur. Gülnaz Hanım, elleri belinde, kesik başlara yaklaşır. Ayağıyla İzzet Beyin kafasını iter: “Bu benim kardeşimin oğludur!” İkinci kesik kafayı ayağıyla iter: “Bu da benim oğlumdur!” Üçüncü kesik kafaya gelince mırıldanır: “Buna yazık olmuş, hizmetkârdı!” Vakur, komutanlara döner: “Erkek, koç gibi bıçağa gelmek içindir!” der, çıkar gider.

***

İnsan, nihayetinde memeliler sınıfına mensup bir tür. Kendisini andıran memelilerin hepsinde olduğu gibi, yeni doğanın dişi veya erkek olma şansı yarı yarıya. Ancak memeli topluluklarında, genellikle, erkek nüfus kadın nüfustan kıyaslanmayacak kadar düşüktür. Çünkü erkeklerin önemli bir bölümü, genç yaşta birbirini telef eder. Neticede hemcinslerinin hakkından gelen her erkeğin birçok kadını olur. Bir erkeği paylaşmak zorunda kalan birçok kadın da, birçok erkeğin hakkından gelmiş, erkek gibi bir erkeği paylaşır.

Medeniyet dediğiniz şey, demek ki, erkek nüfusun telef olmasına mani olan hallerin toplamıdır. Mesele hayatta kalmaktan ibaretse, demek ki, medeniyet erkeklerin lehinedir. Öte yandan bakacak olursanız, medeniyet sayesinde hemen her kadın, tapusuna sahip olabileceği bir erkek bulabilir. Yani ki, medeniyet kadınların lehinedir.

Bu kadar bedava değil elbette. Kadınların ödediği acı bir bedel var. Büyük bölümü, erkek suretinde doğmuş olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan, medeniyet olmasaydı küçük yaşta hemcinslerinden biri tarafından telef edilecekti olan erkek müsveddeleriyle, hizmetkârlarla idare etmek zorunda kalır. Aslında belki de hepsi… Çünkü birbirinin hakkından gelmek zorunda kalmayan erkeklerin, kendilerini geliştirmek için sebepleri de kalmaz.

Bedel ödeyen sadece kadınlar değil tabii. Meydan, öyle veya böyle bir erkek bulabileceğini bildiği için kendisini hiç kasmayan, varlığını kozmetik sanayiine emanet etmiş, sentetik kadınlara kalır.

***

Elbette medeniyet düşmanı filan değilim. Eğer avantajları bedellerinden daha yüksek olmasaydı, medeniyet hayat hakkı bulamazdı. Kaldı ki ben “keşke şöyle olsaydı”cılardan değilim. Hayat budur ve makbuldür. Ayrıca, demiştim zaten, kimin kazanacağını tayin etmek için dövüşmek orman kanunudur. Medeniyet dediğimiz hal de, orman kanununu imkânsızlaştırarak ulaşılan bir hal değil, incelterek, ehlileştirerek, çeşitlendirerek ulaşılmış olan bir haldir.

Lakin bu çeşitlendirme işini bir vakittir ihmal ettiğimiz, neticede nisa taifesinin, hanidir, öldürülmeye bile değmeyecek hizmetkârlarla idare etmek zorunda kaldığı aşikâr. Öte yandan Ece Hanımın sözünü ettiği, intikam almaya karar verdiğinde iki mezar kazacak kadınlardan kaldıysa, her biri için bir Tac Mahal inşa etsek değer yani.

***

Bitirmeden, Borges’i anayım.

Her kitabını bir başka kadına adamış olan Borges’le röportaj yapan ünlü kadın gazeteci sormuş: “Kadınlar hakkında ne düşünürsünüz?” Borges’in cevabı bence her şeyi özetliyor: “Hangi kadın için?

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et