Hocanın Marifeti
Adam damda mahsur kalmış. Köylü bir çözüm üretememiş. “Olsa olsa Hoca çözer bu işi” deyip Nasreddin Hoca’yı çağırmışlar. Hoca gelip durum tespiti yaptıktan sonra, “kolay” demiş, “bana uzun bir halat bulun”. Bulmuşlar. Hoca halatın ucunu dama fırlatmış. “Bağla beline” diye seslenmiş damdaki adama. Adam urganı beline bağlayınca da, öteki ucundan tutup çekmiş halatı. Damdaki adam hızla yere çakılmış, karpuz gibi yarılmış. Köylüler yerde yatan ölü adama bakıp ”n’aptın Hoca” diye sitem etmişler. “Valla,” demiş Hoca, “ben bu şekilde bir adam kurtardıydım, ama damdan mı, kuyudan mı bilemedim şimdi.”
Ordu mensuplarına “üniformanı çıkar da gel” demek işe yaradı ya, beyefendiler önüne gelene aynı lafı ederek hasılat derlemeye çalışıyorlar. Yetmiyor. Soma üzerinden siyaset yapmak da yakışmıyormuş. Neden? Sizin küçük akıllarınız ancak 1940’lar hakkındaki yalan yanlış hikâyeler üzerinden siyaset yapmaya yetiyor diye herkes o gündeme mahkûm mu kalacak? Siz sadece kitabın orasını biliyorsunuz diye, hep aynı sorular mı sorulacak? Siz sadece kuyudan adam çıkarmayı biliyorsunuz diye, herkes kuyuya mı düşecek?
Memleket tarihinin en yüksek ölümlü maden kazası dibine kadar siyasidir. Dünyanın her yerinde siyasidir.
Dünya, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir ekonomik büyüme ve istikrar yaşarken, Türkiye’ye transfer edebildiğiniz küçücük hisse siyasiydi. Sizin performansınız olarak pazarlayıp durdunuz. Havalar iyi gitse sizden. Ayamama taşınca takdir-i ilahi. Madenlerde işler yolunda giderse sizden. Kazada yüzlerce can kaybedince işin fıtratı.
***
Bir sözüm de İzmir Vali yardımcısına var. Ancak akıllıların hayatta kaldığı vakıa. Ettiği lafın muhtevasına bir itirazım yok. Dünya sahiden de böyle. Ama her kuralın istisnası da olur. Mesela bu şartlarda böyle bir laf etmemek lazım geldiğini akıl edemeyecek kadar küçük akıllarla da hayatta kalınabiliyor, hatta Vali yardımcısı bile olunabiliyor. Hep öyle olur. Çünkü olağan şartlarda, herkes hayatta kalabilir. Şartlar sertleşince kimin döküleceği belli olur. Biyolojik türler, olağan şartlarda pek de lazım olmayan vasıflarla donatılmıştır, çünkü olağandışı şartlarda ayakta kalanların soyudur bugün yaşayanlar. Zat-ı alileri, görülüyor ki, yaşadığımız olağandışı şartların testini geçemeyecek. Dile getirdiği kural çalışacak yani, ancak akıllılar hayatta kalacak. Kendisi gibi olmayanlar yani.