İbret Alınırsa Başka, Alınmazsa Başka
M. Ö. 1479’da, Firavun III. Thutmose, Kenan ayaklanmasını bastırmak üzere ordusuyla kuzeye yönelir. Hedef Megiddo şehridir. Megiddo’ya biri kuzeyden biri güneyden olmak üzere iki uygun yol vardır. Ama bir de kestirme yol vardır ki, yerlilerin düşman ordusunu sıkıştırması için çok uygun, dolayısıyla fatihler için uygunsuzdur. Generalleri aksini teklif etseler de III. Thutmose bu yolu tercih eder, çünkü Megiddo müdafilerinin de generalleri gibi düşüneceğini, bu yolu müdafaasız bırakacağını iddia eder. Haklı çıkar. Hiçbir dirençle karşılaşmadan Megiddo önlerine gelir. Megiddolular şehrin kuzeyinde ve güneyinde mevzilenmiştir. Gerçi şehre ulaştığında oyalanır ve şehirde bırakılan kadınlar ve yaşlılar şehrin kapılarını kapattığı için uzun süren bir muhasara gerekir ama III. Thutmose sonunda şehri düşürüp ayaklanmayı bastırır.
Cline bu hikâyeyi anlattıktan sonra şöyle devam ediyor (1177 B. C. The Year Civilization Collapsed): Yaklaşık otuz dört yüzyıl sonra, 1918 Eylülünde General Allenby aynı taktiği denedi ve aynı başarılı sonucu aldı. Megiddo muharebesini kazanıp —birkaç at dışında bir tek kayıp vermeden— yüzlerce Alman ve Türk askerini esir aldı. Daha sonra III. Thutmose hakkında Breasted’in yazdıklarını okumuş olduğunu ve tarihi tekerrür ettirmeye karar verdiğini söyledi. Santayana tarihi bilmeyenin onu tekerrür ettirmeye mahkûm olduğunu söylemişti ama Allenby tersinin de doğru olabileceğini gösterdi.
Santayana’nın dediğini Mehmed Akif de demiş: Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? Cline’ın anlattığı hikâye, bizim açımızdan da tarihin tekerrürü, ama muhtemelen 1918’de Megiddo’yu müdafaa edenlerin III. Thutmose’u bilmemeleri yüzünden…
Yani meseleye nereden baktığınıza bağlı…
Ama bir farkla: İbret alırsan tekerrür eden şey başarı, almazsan başarısızlık.
***
Bu vesileyle kitabın girişindeki ibretlik pasajı da aktarayım:
Yunanistan ekonomisi bir harabeydi. Libya, Suriye ve Mısır’daki iç isyanlar, yabancı savaşçıların da katılımıyla ülkeleri yangın yerine çevirmişti. Türkiye, tıpkı İsrail gibi, yangının kendisine de sıçrayacağından endişeliydi. Ürdün mülteci baskınına uğramıştı. İran herkes için bir tehdit unsuruydu. Irak’ta kargaşa hâkimdi. Yıl 2013 mü? Evet. Ama M. Ö. 1177’de, üç bin yıldan daha uzun bir süre önce, Bronz Çağı Akdeniz medeniyetleri — Batı dünyasının gidişatını ve geleceğini ebediyete kadar değiştirecek şekilde— birbiri ardına çökerken de durum aynıydı.