İmanları Gözlerimi Yaşartıyor

YÖK beklenen işi yaptı, kurumu fethetmek için göze alınan onca fedakârlığın hakkını verdi. Mukabil olarak, birkaç perde aşağıdan da olsa, bildik ezberler sütunlara döküldü. Nihayet TÜSİAD da buyurmuş ki, “Başlangıçta imam yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatipler zamanla amacından sapmış”mış. Bu arada… Kanlı düşmanları bile birden TÜSİAD’la aynı saflarda bulunmaktan pek memnun göründüler.

Lakin bir problem var: İmam Hatiplerin amacı imam yetiştirmek filan değildi. Hiç olmadı. Kuruluşunu karara bağlayanlar resmi belgelere ne kayıt düşmüş olurlarsa olsunlar, çocuklarını bu mekteplere yollayanların, çocukları imam olsun gibi bir dertleri hiç olmadı. İmam Hatipler için muazzam bağışlarda bulunanların derdi de memlekete bol bol imam yetişsin değildi. Ya neydi? Anlatması uzun sürer. Özetlemeye çalışırsam diyebilirim ki, çocukların, mesela YÖK’ün son kararı karşısında “İmam Hatipler amaçlarından saptı”, gibi manasız duaları günde beş vakit, her seferinde kırk defa, tespih çeker gibi tekrarlayıp duranlardan olmasını istemiyorlardı. Hani daha derli toplu bir itikada sahip olmasını murat ediyorlardı. İmam Hatiplerin bu talebi karşılayabildiğinden şüpheliyim, ama bana kalırsa, sadece masum değil, aynı zamanda son derece sağduyulu bir talep.

İmam Hatiplerden memnun olunmayabilir. Sadece kanun metnini okuyup, kim, çocuklarını bu okullara neden yolluyor diye merak bile etmeden, veya çocuklarını İmam Hatiplere yollayanları iplemeden, İmam Hatipler hakkında ahkam kesmeyi de anlayalım hadi. Ama laf her açıldığında, zikir yapar gibi aynı teraneleri tekrarlayıp durmanın, sahtekâr bir üfürükçünün yazdığı muskayı günde bilmem kaç defa tekrarlamaktan ne farkı var?

YÖK’ün marifeti vesilesiyle yeniden birçok defa tekrarlanmaya başlayan bir başka dua da, memleketin meslek liseleri ihtiyacı duası. Benden duymuş olmayın ama, bir kaç branş hariç, memleketin meslek lisesi mezunlarına ihtiyacı yok. “Kriz var, işsizlik arttı da o sebeple” de değil, krizden önce de yoktu. Yetiştirdiğimiz onca dökümcü, tornacı bundan sonra da işsiz kalacak.

Tekrarlayayım, okul bir kitle imalat teknolojisidir. Lakin ne yazık ki, dünyayla birlikte işgücü piyasasının dokusu da değişti. Artık kitle halinde üretilen becerilere ihtiyaç yok. Meslek edindirmek için okuldan medet ummak sadece beyhude değil, son derece tehlikeli de bir iş. Biz mesela, COBOL diye bir programlama dili piyasadan kalktıktan yıllar sonra bile COBOL öğretmekteydik. Belki hâlâ öğretiyoruzdur.

Şu da var: Herhangi bir meslek lisesi mezununun maliyeti, herhangi bir düz lise mezunununkinden daha yüksek. Bazı branşlarda bu fark onlarca katına çıkar. Yani meslek liseleri de düz liseler gibi işsiz üretiyor, ve fakat aynı işi çok daha yüksek maliyetle yapıyor.

Bu kadarla kalsa iyi. Paramızla değil mi, öderiz bedelini, yaparız hovardalığımızı. Ancak meslek liselerinde, gerektiğinde başka bir meslek edinmek için lazım gelen altyapı kazandırılamadığı için, çocukların önü de kapanıyor. Kendi çocuklarını meslek liselerine yollamayı aklına bile getirmeyenlerin ikide bir meslek eğitimi teraneleri okumaları, pek de masum ve zararsız bir iştigal değil yani.

Muhteremlerin itikatlarının ne hali anlamaya, ne de istikbale şekil vermeye bir katkısı olmadığı defalarca ispatlandığı halde, hiç şüphe duymadan aynı duaları bu kadar inançla okuyup durmaları, imanlarının bu kadar kavi olması, doğrusu ya, gözlerimi yaşartıyor.

Cemalettin N. TAŞCI

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin