İyiler, Kötüler ve Biz
6-10 aylık bebeklere, bir tepeye tırmanmaya çalışan bir üçgen videosu gösterilmiş. Gözleri olan bu üçgen, ilk iki denemede tepeye varamadan geri düşmüş. Üçüncü denemesinde ya kendisine —aşağıdan ittirerek— yardımcı olan bir çember sayesinde tepeye varabilmiş veya kendisini —yukarıdan ittirerek— engelleyen bir kare yüzünden yine başarısız olmuş. Bu videoyu seyreden bebeklerin büyük bölümü, video seyrettikten sonra kendilerine sunulan çember ve karenin arasından çemberi seçmişler.
Hamlin, Wynn ve Bloom, bu deneylerini 2007 yılında Nature dergisinde, Social Evaluation by Preverbal Infants adıyla yayınladılar, İnternette bulup okuyabilirsiniz. Makalenin adından da anlaşılacağı gibi, çalışmanın iddiası, insanın henüz bebekken bile, iyiler ve kötüler arasında ayrım yapabildiğini göstermek.
Tepeye varmaya yardımcı olmayı iyi, engel olmayı kötü olarak değerlendiriyoruz, anlaşıldığı kadarıyla. Bu demektir ki, tepeye varmayı iyi bir şey olarak kabul ediyoruz. Sahiden öyle mi? Tepeye tırmanmaya çalışan üçgen, acaba kendisi veya başkaları için iyi bir şey mi yapıyor? Belki de aşağıda, kendisini hiç kasmadan, beyhude yorulmadan oturup dursa, hem kendisi hem de herkes için iyi olacak.
Deneyden görüldüğü kadarıyla, kendimize bu tür soruları pek sormuyoruz. Eğer sevimli üçgenimiz tepeye tırmanmaya çalışıyorsa, ona yardımcı olan iyidir, engel olan ise kötü. “Canım altı aylık bebeğin aklı da bu kadar olur işte” demeyin. Anlaşılıyor ki, iyiler ve kötüler arasındaki ayrım kabiliyetimiz sonradan edinilen bir şey değil, doğarken sahip olduğumuz bir vasıf. Nöronlarımızın ve bağlantılarının yapısal bir özelliği.
***
Peki, bir insanın kendisi için iyi olanı ayırt edemeyebileceği kanaatini nerede, hangi safhada, nasıl ediniyoruz? Bir adım sonrası var: Bir insanın kendisi için neyin iyi olduğunu bilmediğini varsaydığımız durumda, biz onun hakkında, onun bilmediğini düşündüğümüz şeyi nereden biliyoruz? Nasıl biliyoruz? Bildiğimizi, bir başkasının kendisi hakkındaki bilgisinden daha güvenilir bulmamızın dayanağı ne?
Ve saire…
Farkındasınız. O kadar da apolitik değil sorularım.